Türk Futbolunun Temel Sorunu: HUBRİS SENDROMU

Euro 2016 Finallerdeki, kötü performans sonrası artan eleştirilere karşı: “Herkesten tek tek hesap soracağım” diyen bir kaptan.

“Ben ders almam, ders veririm”, “Yel kayadan ancak, toz alır”  diyen bir Teknik Direktör.

TÜRK FUTBOLUNDAKİ SORUNUN, PSİKOLOJİK OLDUĞUNUN AÇIK DELİLLERİ OLSA GEREKTİR.

Tahammülsüzlük, eleştiriye gelememe, kendini dokunulmaz görme. Olağandışı bir özgüven ve tepeden bakma hali, yani KİBİRİN en RAFİNE HALİDİR, HUBRİS SENDROMU. 

Prim ve ücretlerde açık ara Avrupa Şampiyonu olan takım, 24 takımın katıldığı turnuvada ilk 18’e giremeyince, “oraya katılmak bile başarıdır” ve bizi yenen ve eleyen Hırvatistan, ancak bizden 1 fazla maç yapabildi edebiyatına sığınmak, başka türlü açıklanamaz.

Euro 2016 sonrasında, hiç kimse bir açıklama yapmadı farkındaysanız. Kimse bir hesap vermedi. Ama Fransa’da olan Fransa’da da kalmadı. 7 UYURLAR gibi sahada gezen, dostlar finallerde görsün diye topa vuran bazı oyuncular, kadrodan çıkarıldı. 

2018 Dünya Kupası elemeleri öncesinde, yine yeniden, bilmem kaçıncı kez, yeni bir nesil yaratmak adına kadro yenilendi. 
Yenilendi ama, kendisini “Futbol olarak, hocasının da üstünde bir yerlerde gören, kaptanlığı da abartıp, gelmiş geçmiş en büyük egonun sahibi hocasına meydan okuyan Arda Turan, Barcelona’da destanlar yazdığı bir dönemde, dışarda kaldı. 

SEBEP? Futbol, değil. Kişisel değil. Taktik değil. Prim değil? Eee ne peki?

Araya hatırlı politikacıdan geçtim, Reisi Cumhur bile girdi de NUH diyen Terim Peygamber demediği için Arda kadroyu, kadrajda bile göremedi. 

İlk maç, deplasmanda alınan beraberlik ve oynanan futbol umut verdiyse de, Terim’in kırılmaz inadı ile onunla aşık atmaya kalkan Arda’nın zamanlaması manidar çıkışları arasında kalan kamuoyu, skor tabelasına kilitlendi. 

Alınan her galibiyet, verdiği kararları CUMHURBAŞKANININ DAHİ değiştiremeyeceği, Fatih Terim’i güçlendirirken, olası her mağlubiyet de pusuda bekleyen Anti-Terim Cephesi tarafından onu koltuğundan indirebilecek bir fırsata dönüşecek.

Ama alınan her beraberlikte, taraflar önlerindeki maça bakacaklar.

TEMEL SORUN NEDİR? HİÇ BİRİMİZ BİLMİYORUZ AMA HEPİMİZ BİLİYORMUŞUZ GİBİ DAVRANILIYOR: NEDİR SORUN?

PRİM KAVGASI MI? OTORİTE SARSILMASI MI? EGOLARIN DÖVÜŞÜ MÜ? BENDEN DEĞİL TÜRK HALKINDAN DİLENECEK ÖZÜR MÜ? ŞEREFİME LAF SÖYLETMEMLER Mİ? TEK TEK HESAP SORMALAR MI? HESAP VERMEMELER VE DERS VERMELER Mİ? KÖTÜ NİYETLER Mİ? BABACAN SÖZLER Mİ? HAYIRLI EVLATLAR MI? 

SORUN BİAT ETMEK Mİ ETMEMEK Mİ? NE Kİ BU SORUN?

Ben diyeyim size, sorunun  ne olduğunu. Başkanından,oyuncusuna, hakeminden, hocasına önce Türk Futboluna sonra da MİLLİ TAKIMA bir salgın gibi  bulaşan HUBRİS SENDROMU’dur sorun. Hubris Sendromunun diğer bir adı Kibir Sendromudur.

Genelde siyasetçilerde görülen bu hastalık “tanrısal ego” olarak da biliniyor.

İlk kez, Psikiyatrist David Owen ve Jonathan Davidson tarafından dile getirilen bu sendrom, 2010 yılında tıp dünyasının önemli dergilerinden biri olan Brain’ de yayınlanmış.

David Owen ve Jonathan Davidson’a göre  sendrom bir “güç zehirlenmesi” durumudur.

EMRE MOR

Bu noktada, Türk futbolu adına, geleceğe dair eser miktarda da olsa umut beslememize aracı olan Emre Mor’a teşekkür etmek istiyorum.  

Kendisi, yeteneğiyle, masumiyetiyle hemen herkesin sevgilisi olmayı başarmış bir çocuk. ÇOK ŞÜKÜR ONDA YOK BU SENDROM. UMARIM BULAŞMAZ DA. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.