Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

"Ünvanlar ve insanlar"

Siz de isimlerin önündeki arkasındaki ünvanlara güveniyormusunuz?

Örneğin, herhangi bir alışverişte, sizi memnun etmeyen yetkiliyi aşıp ismine “müdür” eklenmiş birini arıyormusunuz?

Ve bulduğunuzda tavrınız hemen değişip kibarlaşıyormusunuz? Aslında sorun hala devam ediyor olsa da, sırf “müdür” olduğu için sakinleşiyormusunuz?

O halde kartvizit hayranı insanlar arasına hoşgeldiniz.

Okuduğum kişisel gelişim kitaplarından birinde enfes bir hikaye vardı.

Çok ünlü bir restorana giden bir grup insanın siparişlerini, yemek yapmaktan hiç anlamayan, hatta oldukça başarısız iki kişiye hazırlatmışlar.

Birisi menüdeki bol acı biberli zeytinyağlı makarnayı yapıyor. Makarna çok piştiği için biraz hamur kalıyor.

Digeri tusuz baharatsız patates soteleyip yanında elmalı yağsız tavuk ızgara.

Yemekler masalara getiriliyor ve yiyenleri gözlemliyorlar. Yiyenler hoşnut, herhangi bir sıkıntı gözlemlenmiyor. Arada garson gelip herşeyin yolunda olup olmadığını soruyor. Çok lezzetli olduğunu söyleyip teşekkür ediyorlar ünlü şefe de sevgilerini gönderiyorlar.

Yemeğin sonunda ünlü şef de masaya geliyor. Elbette masadaki herkes çok mutlu oluyor. Daha lezzetli makarna yemediğini söylüyor birisi.

Bir diğer hikayede ise, ünlü bir mağazanın sahibi satış temsilcisi gibi reyonda hizmet veriyor. Iade talebinde bulunan bir müşteri talebi geldiğinde ona prosedürleri anlatarak yardımcı olmak istiyor. Ancak müşteri yetkili kişi ısrarında, asla konuşmak istemiyor. Sorununun çözümünü yetkilinin bulacağına güveniyor. Uzun tartışmalar sonucunda kendisine gerçeği açıklıyor. Müşteri şaşırıyor, biraz kızıyor sonra gülümseyip yelkenleri suya indiriveriyor. Yardımları için mağaza sahibine teşekkür edip ayrılıyor.

Insanların takıntılarını, kalıplaşmış düşüncelerini gösteren hikayelerdi her ikisi de.

Alışkanlıklarımızı değiştiremediğimizi gösteren, bazı zaman ve durumlarda komplekslerimize yenik düştüğümüzü anlatan hikayeler.

Inançlarımızın sonucunda çıkan tepkiler.

Biz birşeye inanırız,  atom parçalanır ama bu inancımız değişmez.

Kendimizi önemli hissetmek istediğimizden bütün sorunlarımızı ünvanlı kişiler çözsün isteriz. Ünvanı yoksa üstüne basar geçeriz.

Yapış yapış makarnayı michelin yıldızlı şef yapmasa da, yaptığını sanıp afiyetle yememiz de bu yüzdendir.

Önceki ve Sonraki Yazılar