Mahmut Kızılarslan

Mahmut Kızılarslan

Yağmurlar yağdırıyordum gözlerine

Yağmurlar yağıyordu, güneş saçlarının ardından bize gülümserken

Gökkuşakları çıkıyordu gözlerinin irisinden

Gözlerinin en parlak renklerini gözlerime bırakıyordun

Bir kuş misali mutluluktan uçuyordum

Ben gözlerinden hülyalara dalıyordum.

Bir gökkuşağından bir gökkuşağına hülyalar

Dindi yağmurlar ve bize kalan gözlerimizin ıslaklığı

Gitti bulutlar ve bize kalan toprağımızın ıslaklığı

Islak ıslak bakışlar bıraktık birbirimize.

Hani güzel şeyler çabuk biterdi ya

Hani hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmezdi ya

Çabuk söndü gözlerimizdeki gökkuşakları.

Sen güneşten yüzünü alırken

Çabuk söndü içimize ektiğimiz bütün umutlar

Hani fazlası zarar ya her şeyin

Sanırsam fazlaca yağmurlar suladı toprağımızı

Hasadı gelmeden ekinlerimizin başağı boy vermeden

Hiçbir mahsulü toplayamadan

Hiçbir şey yapamadan tarlamızın kurumasını izledik

Mutluluk sarhoşuydum sanırsam

Ben boy verdiğimi sanıyordum gözlerinde bir buğday tanesi gibi

Gözlerinden güneşleri toplarken

Işıltısı ve sıcaklığı vuruyordu yüzüme

Kamaşmıştı gözlerim kamaşıyordu bakışlarım.

Önümdeki taşları göremedim

Bir mahsulün ardındaki anızlar yanıyordu

Dizlerim kanıyordu ve bizde kalmıştı en sert düşüşler

Dizlerim kanamıştı ve peşinden gözlerim kanlanmıştı.

Doğrulduğumda her yer sisli ve kapkara bulutlar gökyüzünü sarmıştı.

Fırtına öncesi sessizlik ve peşinden her şeyi ters düz eden bir kasırga

Kapkara bulutlar sarmıştı gökyüzümü ve sen kayıp.

Sen yoktun artık gözlerimde ben eksik.

Göremedin gözlerimin buğusunu umursamadın sızısını

Sanırsam anlayamadın ağrısını anlayamadın acısını.

Gözlerinin içinden geçiyordum ve sırılsıklamdı her yer.

Umursamadın ve bende hiç seslenmedim.

Rahatsız etmedim bu kez ben sessizce gidiyordum

Bu kez ben bildiğim en derin sessizliğe gidiyordum

Bereketsiz topraklarda kalmaktansa

Issız hülyalar diyarına göç ediyordum.

Yüreğimde göçmen kuşların yorgunluğu

Ve yüreğimden uçup giden göçmen kuşlar.

Gürültüsüz, patırtısız, kavgasız.

Tek bir kelime sarf etmeden kızıştırmadan közleri

Terk ediyordum toprağımı ve talan olmuş tarlalarımı.

Ben aslında sana yağmurlarımı yağdırıyordum her kanat çırpışımda

Sen beni görmüyordun ve ben kuşların baktığı yerden

Sana bakıyordum yükselirken göğe

Ta ki sen ve içimi ısıtan her şey bir nokta kadar kalana dek.

Kalbimin sıkışması ve daralması,

Tek nefes ve kısadan ağrısı

Virgülle devam ediyordum ben.

Ve bildiğim en sessiz imla işareti.

Noktayla vazgeçiyordum senden ben.

Kanat çırpışlarım yorgun kollarım.

Üzerinden ve senden geçiyordum.

Sessizce geçiyordum gözlerinden

Gözlerim gözlerinden vazgeçerken.

Göçmen kuşların sesleri içimde ve

Sessizce çığlıklar bırakıyordum sana

Sessizce çığlıklar bırakıyordum gözlerine

Gözlerim gözlerinden vazgeçerken.

Sessizce çığlıklar bıraktım sana ve sessizce vazgeçişler.

Ve bildiğim en keskin imla işareti noktalar bırakıyordum sana ben.

Önceki ve Sonraki Yazılar