Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

ZEKAMIZLA DALGA GEÇENLER

Zekamızla dalga geçen dizi dönemi başlamış bulunuyor.

Nedense yazın beyinlerimizin eridiğini düşünen yapımcılar, 15 yaş grubuna hitap etmeye başlıyor. Ancak seyirci beklentisi +35.

Şöyle bir kanalları geziyorum. Bütün kanallarda laalllaaa laylaylay diye fon müziği bulunan çocuk dizileri görüyorum. Laylay derken abartmıyorum. Gerçekten çalan müzik bu.

Sırf merakımdan 30 dakika kadar kanalda kaldım. Otuzbeşinci  dakikayı kaldıramadım ama. Konu hiç de sürpriz değil.

Bir çok yakışıklı ve kaslı oğlan ile bir süzme bakışlı güzel kız başrollerde.

Aslında evlenme çağı çoktan geçmiş bir delikanlı, koca şirketin CEO su. Emrinde çalışanlar vızır vızır oradan oraya koşturuyor.

Sinirli ve despot bir adam.

Bir gün bir üniversite öğrencisi kapısına dayanıyor, vay sen benim bursumu iptal ettin diye adamı rezil ediyor. Sonrasında bütün bir günü türlü tuhaf sebeplerden birlikte geçirip kendilerini nişanlılık oyunu içinde buluyorlar.

Konunun gideceği yer buradan belli sanırım, anladınız.

Büyük aşk nefretle başlayacak, oyun gerçeğe dönecek.

Diyaloglar o kadar çocuksu ki, evcilik oynayan çocukların oyununda hissediyorsunuz kendinizi.

Bir komiklik göremedim. Çünkü romantik komedi diye sunulmuş, ancak yanlış. Romantizm bile bu kadar basit olamaz.

Tatlı bir çocuk dizisi diyelim biz.

Bu sadece bir örnekti. Gördüğüm kadarıyla şu anda yayında olan benzer üç dizi var. Kaslı ve zengin oğlanlar, güzel ve şaşkın kızlar.

Benim merak ettiğim, yaz gelince neden çocuk dizileri çekiliyor?

Çünkü hedeflenen kitle aslında çocuklar değil. Yazın hava sıcak olunca hafif yemekler yediğimiz gibi, hafif şeyler mi izlemeliyiz? Amaç bu olabilir mi?

Amaç buysa eğer, biraz daha zekamıza hitap eden senaryolar yazabilir misiniz? Sezon boyu entrika, cinayet, mafya, kavga dövüş, aldatma, ihanet konulu diziler izlettikten sonra aniden çocuk dizilerine geçince tüm beyinler alt üst oluyor haliyle.

Tamam ağır konular olmak zorunda değil. Hafif soap opera denilen sabun köpüğü tadında konular da olabilir. İçinde dramı olmasın, cinayeti kavgası dövüşü zaten eksik olsun. Ama bu kadar da hafif olmak zorunda mı?

Akıllı komediler yazın mesela. Kaliteli espriler yazın.

Gülse Birsel’in yaptığı gibi. Aptal yerine koymadan güldürmeyi deneyin. Tekrar tekrar izleyelim, izlemelere doyamayalım.

Ama lütfen hepiniz sözleşmiş gibi aptal aşık dizileri yazıp yazıp durmayın.

Evet seyretmek bir tercih meselesi. Beğenmediğimiz programı kapatma lüksüne sahibiz çok şükür.

Ben zekamızla dalga geçilmesine bozuluyorum. Mesele o.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar