Tahir Yavuz
2025’ten 2026’ya Hayvancılığımız
Bu yıldan önümüzdeki yıla, ne yazık ki, kronik sorunlarımızla ve şap hastalığı ile birlikte giriyoruz.
Hayvancılıkta 2024 yılının bir benzerini 2025 yılında da yaşadık. Şap hariç. Şap var olan sorunlara eklendi ve halen devam ediyor. Süt sığırcılığı işletmelerinin zaten en büyük kayıpları buzağı, döl ve süt kayıplarıdır. Şap hastalığı ile ilgili olarak bu kayıplar daha da arttı. Ek olarak damızlık kayıplarımız da oldu.
Şap hastalığının artçı sarsıntıları da söz konusu. Mastitis ve topallık şaptan sonra işletmelerin derdi oluyor.
Kırmızı et üretimimizde geriden geliyorduk. Yine geriledik. Şap yüzünden besisi gecikenler olduğu gibi, kilo alması tamamlanmadan kesime giden bazı danalar da oldu.
Şap hastalığı sütçü işletmelere ve besi işletmelerine büyük zararlar verdi. Ek olarak; çok ihtiyacımız olan buzağı sayımızda da azalmaya yol açtı.
Kronik sorunlarımız olan çoban, işçi, mera, kesif yem, kaba yem ile ilgili sorunlara çözüm bulunamadı. Tüberküloz ve bruselloz gibi sürü hastalıkları ile ilgili olumsuzluklar devam etti. Hayvancılık sempozyumları, hayvancılık zirveleri, hayvancılığın sorunları ve çözüm önerileri adı altında yapılan toplantılar bu yıl da yapıldı. Fakat çözüm bulunamadı.
Gerek küçükbaş gerekse büyükbaş işletmelerinde yavru atmalar can yakmaya devam etti.
Şap hastalığı en doğudan en batıya, tüm ülkeye yayıldı. Doğudan girmemeliydi. Ama girdi. Bu kadar yayılmamalıydı. Ama yayıldı. Zarar büyük oldu ve sürüyor.
Bu yıl ithalatımız arttı. Kırmızı et için her türlü ithalat yapıldı. Ayrıca damızlık ithalatımız da devam etti.
Çiğ süt fiyatları konusu sorun olmaya devam etti. Ulusal Süt Konseyi’nin önerdiği gösterge fiyatının altında süt alımından dolayı üreticilerin şikayetleri, geçen yıl olduğu gibi, bu yılda söz konusu oldu.
Çiğ süt maliyet hesabında temel kabuller 2025 yılında da ortaya konulamadı. Değişik maliyet hesapları yapılıyor. Bu durum ciddiyeti ortadan kaldırıyor. Maliyetler arasında tabii ki biraz farklar olacaktır. Ama temel olarak büyük farklar ortaya çıkmaz. Bu yıl bir ortak zemin bulunamadı. Önümüzdeki yıl bulunabilir mi acaba?
Yazımın başında belirttiğim gibi, 2026 yılına şap hastalığı da bizimle birlikte girecek. Dilerim bu dert daha fazla uzamaz.
Hayvan ve et ithalatı devam edecek. Kayıplarımız da sürüp gidecek. Çünkü kayıplarımızın yani buzağı, süt ve döl kayıplarımızın azalacağı ile ilgili olumlu bir gelişme görülmüyor.
Kırmızı et üretimdeki sorunların aşılması ve üretimin arttırılması ile ilgili bir çalışma yapılmıyor. Olumlu bir gelişme olarak “kırsalda bereket projesi” var. Fakat yararlı olup olmayacağı uygulamada belli olur. Zaten, etkileri olumlu olsa bile, 2026 yılında ortaya çıkmaz. Çiğ süt arzının şap hastalığıyla azalması söz konusu oldu. Çiğ süt fiyatları kendiliğinden bir miktar yükseldi. Ancak bazı bölgelerde üreticilere yapılan ödemelerin vadesinde uzamalar olduğu ifade ediliyor. Halbuki yem fiyatları enflasyon ve kur kıskacında olduğundan artmaya devam ettiği gibi vade de söz konusu değil.
Tarım bakanımız kasım ayında yapmış olduğu bir açıklamada Avrupa’da hayvan sayısı bakımından birinci sırada olduğumuzu söyledi. Bu varlık, ne yazık ki, üreticilere ve tüketicilere bir refah sağlamıyor. Dolayısıyla durum “verimsizlik “göstergesi. Önümüzdeki yıl bu verimsizliğin giderilmesi için bazı atılımların yapılması yönünde çabaların başladığı bir yıl olmalıdır.
Her yeni yıl umutlarla gelir. Bu yıl SAT1 virüsüyle karşılaşacağımızı bilemezdik. Önümüzdeki yılda şap hastalığından kurtulmamız umuduyla, herkese mutlu, bereketli, kazançlı yıllar dilerim.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.