Ah yollar, vah medya!

Ah Yollar!

Yerel seçimlere sayılı günler kalırken, yerelde belediyelerin geçmiş 5 yılda ne yaptığını düşünmeye başladık.

Çünkü seçmen olarak mührü elimize aldık.

Hangi siyasi partiden olursa olsun, belediye başkanı olarak 2014 yılında seçtiğimiz adayı ve partisinin yerel siyaset anlayışını değerlendirmeye başladık.

Bazen mini ev toplantılarında, bazen ayaküstü sohbet ortamlarında, bazen de sokakların ortasında.

Ne yapıldı ki diyen var, neler yapılmadı ki diyen de var.

Ne yapılmalı ki diyen de var, neleri yapılmaması gerektiğini söyleyen de.

Siyasetçiler,  adaylar ortada konuşa dursun, oy mührünü elinde tutan seçmenin de kendi küçük dünyasında bir siyaseti niteliği ve niceliği var.

Biz de gazeteci olarak çoğu zaman siyasetçilerin peşinde koşuyor gibi görünsek de, haber amaçlı, aslında en çok da o mührü elinde tutanlarla bir araya geliyoruz. Gelmemiz de gerekiyor.  Çünkü gazetecilik salonlarda, koltuklarda yapılmıyor. Gerçek gazetecilik, sokakta, insanların arasında çalıştığınızda oluyor.

Sonuçta İzmir düzleminde en çok şikâyet edilen konu nedir diye istatistik yaptığımızda iki şey ön plana çıkıyor. Yazlık istatistik de İzmir’in saran pis koku, kışlık istatistik de ise İzmir’in köstebek yuvası gibi yolları.

Yani tutan seçmen,  ah pis koku, ah yolar diyerek elindeki mühür ile sandığı doğru gidiyor.

Mühür sandıktan nasıl çıkar,  hep beraber göreceğiz!

...

Vah Medya!

Seçim bu ya, herkes için oldukça hareketli geçerken, medya içinde de oldukça hareketli geçmeye başladı.

Yazılanlar, çizilenler ve yayınlananlar artık sadece siyasetin gündemine dönük olmaya başladı.

Siyaset piyasası medya piyasasının da canlandırdı. Hem haber yönünden hem kaynak yönünden.

Medya da bu hareketlilik için girmeye çalışan yeni yeni medya kuruluşlarının da ortaya çıkması hız kazandı.

Bir gece sabaha kadar düşünerek,  kendisine internet sitesi kuranlar mı dersiniz, bir sabah akşama kadar düşünüp kendisine gazete kuranlar mı dersiniz, bir öğlen yemeğinde konuşup akşamına web tv diye canlı yayın stüdyoları kuran mı dersiniz, var da var.

Kaliteli yayıncılık,  ilkeli yayıncılık, uzun soluklu yayıncılık düşünmeden atılan bu adımlar daha öncesi seçimlerde olduğu gibi seçimden sonra ne olacağı malum.

Hepsi, medya tarihinde bir vardı, bir yoktu olacaklar.

Medya Ege Yayın Gurubu olarak,  farkımızı 6 yıldır her zeminde gösteriyoruz.

En son Medya Ege TV farkını da ortaya koyarak gösterdik.

Geçici değil kalıcı, Şam işi değil kaliteli, laf olsun diye değil ilkeli yayıncılıktan asla ödün vermiyoruz.

Yazılı veya görsel anlamda konuğumuz olanları en iyi şekilde ağırlıyoruz ve kamuoyunun önüne en özgürlükleriyle sunuyoruz.

Küçük hesapların peşinde koşmuyoruz, kamuoyunun, vatandaşın isteklerini ve taleplerini dinleyerek habercilik yapıyoruz.

Bazen üzdüklerimiz oluyor, bazen de abarttıklarımız.

Ama asla medyacılık, habercilik,  yayıncılık özelliğimizden taviz vermiyoruz.

O yüzden okunuyoruz, o yüzden izleniyoruz, o yüzden takip ediliyoruz.

Medya Ege Yayın Gurubu olarak üniversitelere tez konusu olacak yayıncılık yapıyoruz.

Çünkü medyacılık bizim hevesimiz değil, işimiz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.