BİYOLOJİK SAAT

Artık dilimizde yeni bir selamlama var: “Kuşluk vaktiniz hayır olsun”

Sabah işe veya okula giderken yolda bir karaltı görürseniz; Tanıyıp tanımadığınıza da bakmadan siz de “Kuşluk vaktiniz hayrolsun” veya “İyi kuşluklar” diyebilirsiniz. Zira, o saatte “günaydın” demek komik oluyor! Zira, gün sabah 08:30 gibi  aydınlanıyor. 

Ee ne var bunda? Dilimiz zenginleşiyor, fena mı? Diyebilirsiniz. Nitekim, Enerji bakanlığı halkımızın %80 oranında bu uygulamayı desteklediğini deklere etti. Her halde bir bildiği vardır. Araştırmıştır. Milli irade, kış günü, yaz saati uygulansın dediyse, boynumuz kıldan ince, uygulansın, uygulansın da ... Biyolojik saatimiz buna ayak uyduramıyor. Sorun bu. 

İlginç bir rastlantı veya ZAMANLAMA MANİDAR bir durum yaşandı, üstelik. Bu yıl Nobel TIP  ödülünü, BİYOLOJİK SAAT konusundaki çalışmalarından dolayı Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young ‘a verildi. Bu bilim insanları; Sirkadiyen ritim" diye de bilinen vücudun biyolojik saatin, geceleri uyumamızın sebebi olduğu gibi, davranışlarımız ve bedensel işlevlerimizi de ciddi şekilde etkileyen bir olgu olduğunu bilimsel olarak İSPAT ETMİŞLER. 


Biyolojik saatin bozulması, ruh halimizi, hormon düzeylerimizi, vücut ısımızı ve metabolizmamızı, olumsuz etkiliyormuş.Biyolojik saatimiz vücudumuzu gece ve gündüze uyum sağlayacak şekilde öyle bir netlikte ayarlıyor ki bu ayarın bozulması çok ciddi sonuçlar yaratabiliyormuş. 


Jetlag’ı duymuşsunuzdur. Uzun uçak yolculuklarında, yaşanan bir biyolojik saat bozulmasıdır. Biyolojik saat bozulması, kısa vadede vücut saatinin ritmini bozacak şeyler hafıza oluşumunu etkiliyor, fakat uzun vadede tekrarlandığında iki tür diyabet (şeker hastalığı), kanser ve kalp hastalıkları risklerini artırıyormuş. 

Bizde tabii böyle bir durum olmaz. İnsanlarsa, yataktan kazınarak  ve ayakta uyuyarak, kuşluk vaktinde yani güneşten 1 saat önce evden çıkıp, servis bekliyor ve okulun, işin yolunu tutuyor olsa da, elektrikten tasarruf için ve gün ışığından daha çok faydalanmak için, kış günü yaz saati uygulayan ve bunda ısrar eden yetkililerin elbette bir bildiği vardır. Ben açıklanan istatistiklere de güveniyorum, halkın %80’i bu saat uygulamasını destekliyorsa varsın biyolojik saatimiz bozulsun. 

Hem ben de destekliyorum. Sabaha karşı, şehirlerimiz ışıl ışıl, yollarımız da öyle.  Erken saatte uçuşunuz varsa, şehrin üstünden geçerken, aşağıya bir bakın, cıvıl cıvıl bir şehir, kıpır kıpır insanlar. Üstelik bu uygulama sadece, elektrikten ( bir şekilde ama ne şekilde hala çözemediğimiz) tasarruf sağlarken, aynı zamanda AMATÖR FOTOĞRAFÇILIĞI DA  geliştiriyor. İnstagram’da ve facebook’ta “sabahın ilk ışıkları” heştegli fotoğralar geziyor. #SabahınİlkIşıkları  dediysem SOKAK LAMBASI ışıkları tabii. Güneşi beklerken elimizde akıllı telefonlar var, çektikçe çekiyoruz. Güneşin kızıllığı açık havalarda bulutların ardından gözükmüyor da değil, servis penceresinden harikulade fotoğraflar çekebilirsiniz. Like’ı da bol, fotoğraflar çekmek işten bile değil. 

#KuşlukVakti  çok güzel bir vakit. Tek sorun, biyolojik saatimizi bozması!!! 

Velev ki biyolojik saatimiz bozuluyor olsun, milli irade kış günü yaz saati dediyse, o kadar hem neremiz sağlam ki?? 

Ben ısrarla altını çizmek istiyorum. Bu NOBEL’e ne oluyor? Neden biyolojik saat? Neden tıp ödülü? Neden şimdi? Zamanlama manidar değil mi? Büyük oyunu görmüyor muyuz biz? 

Hayır “payitaht” dizisine bir sahne koyup, ille de Nobel’e de ayar mı verdirelim? Bunu mu istiyorsun ey nobel...?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.