Mehmet Şah Çelik

Mehmet Şah Çelik

Depremin Psikolojik Etkileri

Ülkemizde 6 Şubat Pazartesi sabahı saat 04.17'de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğünde ve 9 saat sonrasında, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremlerin ardından 6,7 büyüklüğüne kadar varan yüzlerce artçı sarsıntı gerçekleşti ve hala artçı sarsıntılar devam etmek. Deprem 11 ili etkiledi. Meydana gelen ve deprem yaşayan için ciddi bir travma, kayıplar yaşayanlar için derin bir üzüntü, yaşamayan içinse yine büyük bir kaygı ve üzüntü yaratı. Türkiye’nin jeolojik olarak deprem ülkesi olması pek akılda tutulmaz. Hatta kaçındığımız, göz ardı ettiğimiz bir gerçektir. Kahramanmaraş’ta yaşandığı gibi deprem meydana geldiğinde hatırladığımız ama aynı zamanda korkusunu yaşadığımız da bir afettir. Depremin yarattığı psikolojik durumlarla ilgili merak edilenleri Klinik Psikolog Barış Özkoparanoğlu sorduk işte detaylar;

Merhaba Barış bey, öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Klinik Psikolog Barış Özkoparanoğlu, 2018 yılında lisansımı, 2020 yılında ise Yüksek lisansımı tamamladım. Mesleğimin ilk yıllarında şizofreni, psikoz, bipolar bozukluk tanıları ile hayatları değişen insanlarla çalışma fırsatım oldu. Bu süreçte motivasyonel görüşme süreçlerinin yanı sıra öfke ve stres kontrolü, grup terapileri, güvenli davranış geliştirme ve şiddete yönelik tutumlarını azaltmaya yardımcı olmak adına bireysel ve grup terapileri gerçekleştirdim. 2020 den bu yana yüz yüze ve çevrimiçi (online) danışmanlık hizmeti vermekteyim.

unnamed-5.jpg

6 Şubat Pazartesi tarihinde büyük bir deprem felaketine uyandık. Bu afet ve yarattığı etkiler ile ilgili neler düşünüyorsunuz?

Öncelikle afetler fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara sebebiyet veren, kişiler üzerinde de psikolojik olarak ağır sonuçları olan doğa olaylarıdır. Kendimizi savunmasız ve güvensiz hissetmemize, sürekli bir kaygı hali içinde olmamıza ve bulunduğumuz hiçbir yere ait hissetmememize neden olabilir. Afet dönemlerinde gördüğümüz bazı travma sonrası stres tepkileri de bu sürece eşlik eder. Bu tepkiler kalp çarpıntısı, titreme, nefes alış-verişlerde zorlanma, uykusuzluk ve çabuk sinirlenme şeklinde görülebilir. Bu belirtiler kişiden kişiye değiştiği gibi etkilenme şiddetine bağlı olarak da değişebilir ve ağırlaşabilir. Elbette mevcut yaşamında genel bir kaygı veya eşlik eden herhangi psikolojik bir rahatsızlık yaşayan birey için süreç daha da zorlaşabilir.

unnamed-4.jpg

Depremde vücut bütünlüğünü, yakın aile bireylerini, evlerini yitiren pek çok insan oldu. Bu kadar büyük kayıpları olan depremzede vatandaşlarımıza psikolojik olarak bu süreci atlatabilmeleri için ne önerirsiniz, bizler bu insanlarımıza nasıl bir yaklaşım sergilemeliyiz?

Vücut bütünlüğümüzü, yakın aile bireylerimizi, içerisinde güvenle oturduğumuz evi kaybetmek, atlatması oldukça güç olaylardır. Bu tipte kütsel bir depremde insanlar belli süreçlerden geçer; şok dönemi, içe kapanma dönemi ve toparlanma dönemi gibi. Şok dönemi içerisinde insanlar yaşadıkları felaketin varlığını kabul etmekte ve bunu konuşmakta zorlanabilir. Depremi birincil olarak yaşayan insanların verdikleri bu tepkiler normal karşılanmalı ve bu insanlara yaklaşımımız daha hassas olmalıdır. İnsanları yaşadıkları anı anlatmaya zorlamamak, bir ihtiyacı olup olmadığını sormak depremzede vatandaşlarımıza yaklaşımımızda bize yardımcı olabilir. Bu felaketi yaşamış biri eğer yaşadıklarını anlatmak isterse onun sözünü kesmeden dinlemek, yaşadıkları duyguları paylaşmalarında yardımcı olabilmek önemlidir. Bizlerin ruhsal yapıları da fay hattına benzer; dışavuramadığımız ve içimizde yaşadığımız duygu ve düşünceler gün geçtikçe bizi rahatsız edebilir. Depreme birincil derecede maruz kalan insanlar kaygı, korku gibi durumlarla kendi içinde mücadele ediyor olabilirler. Bu duyguları dışa vurmaları, yaşadıklarını paylaşımda bulunabilmeleri bu süreçte önemli olabilir. Bu yüzden depremzede vatandaşlarımıza yaklaşımımızda destekleyici ve hassas bir tutum yardımcı olabilir ve kendilerini açmak için güven verici olabilir. Bu süreçte depremzedelerin verdikleri tepkilerin normal olduğunu aklımızdan çıkartmamalıyız.

Depremden etkilenen insanlara empatik yaklaşabilmek, yanında olduğumuzu hissettirmek ile ilgili cümleler ve ifadeler yararlı olabilir. Örneğin duygularını paylaşmak istersen dinleyebilirim, ne zaman istersen benimle paylaşabilirsin gibi anlaşılabileceklerini hissedebilecekleri ortamlar yaratmak yardımcı olabilir.

unnamed-3.jpg

Peki depremzede vatandaşlarımıza yaklaşımımızda yapmamamız ve söylemememiz gerekenler nelerdir?

Depremzede vatandaşlara 'artık deprem geçti, bitti, güvendesin ve önemli olan burada olman, bak hayattasın, yakında geçecek, artık ağlama gerek yok, her şey çok güzel olacak' gibi cümlelerle yaklaşmamalıyız. Tüm bunlar kişinin yaşadıklarından utanç duymasına neden olmakla birlikte sosyal olarak içine kapanmasına da sebep olabilir. Veya kişilerin maddi değerleri zarara uğramışsa 'cana geleceğine mala gelsin' gibi cümleler asla kullanılmamalıdır.

Bu süreçte sosyal medya kullanımı konusunda ne düşünüyorsunuz? Biliyorsunuz, kullansak da kullanmasak da yargılanıyoruz.

Sosyal medyada bilgilerin doğru olup olmaması durumu her zaman varlığını koruyor. Dolayısıyla bu süreçte sosyal medyaya maruz kalmak, deprem bölgesindeki veya depremden birincil derecede etkilenmiş insanların kaygılarını artırabiliyor. Sosyal medyada ihtiyaçların ön planda olduğu ve yarar sağlayabilecek paylaşımlar yapılmasının önemi çok yüksek. Özellikle takipçi sayıları yüksek sayfaların paylaşım konusunda dikkatli davranmaları büyük önem arz ediyor. Fakat genel olarak sosyal medyada daha az zaman geçirmek bu süreç içinde depremden etkilenen vatandaşlara daha çok yardımcı olabilecek gibi görünüyor.

Aslında biraz önce de bahsettiğimiz gibi bu kütlesek felaketten herkes etkilendi ve bu durum diğer illerde yaşayan vatandaşlarımızın da kaygılanmasına neden oldu. Peki bu kaygı durumunu nasıl kontrol edebiliriz?

Kaygılar bizim geleceğe karşı olan korkularımızdır ve bu süreçte gelecekle ilgili soru işaretlerimiz artabilir. İlk etapta kişilerin bireysel olarak önlemler alması çok önemli bir yer tutuyor. Deprem çantası ve deprem provası, evin içerisinde yaşam üçgeni kurabilecekleri güvenli yerleri belirleyebilirler. İkinci olarak kaygılarımızla mücadele etmek adına, bu düşüncelerin varlığını kabul etmek ve hayatımızı etkilemesine izin vermememiz önemli olacaktır. Kısa ve uzun vadeli planları fiziksel aktiviteler, hobilere yoğunlaşmak bize kaygılarla başa çıkmak için yarar sağlayabilir.

Bu afetin psikolojik etkilerini herkesin farklı yaşayabileceğinden söz etmiştik. Bu etkilerin geçmesi ne kadar sürecek?

Kişinin yaşı, hayat ve aile dinamikleri, hayat deneyimleri, psikiyatrik bir durumu, depremden etkilenme şiddeti, ardından gelişen olaylar ve tüm detaylar aslında kişilerin bu süreci atlatma süresini ve baş etme mekanizmalarını etkileyebilir. Kişi eğer deprem sonrasındaki süreçte de kendini yalnız, çaresiz ve umutsuz hissetmeye devam eder ve psikolojik ilk yardım alamaz ise bu etkiler yıllar sonrasında da görülebilir. Bu yüzden depremzede vatandaşlarımızın psikolojik ilk yardım ve sonrasındaki süreçte psikolojik destek alabilmesi çok önemli olacaktır.

Son olarak deprem felaketini yaşadığımız bu günlerde bizlere neler tavsiye edersiniz?

Bu günlerin bir sürecin parçası olduğunu bilmek bize yardımcı olabilir. Depremden önceki hayatımızda bize yardımcı olan güçlü yanlarımızın farkına varmak ve bu süreçte bu güçlü yanlarımızın bize yardımcı olacağını bilmemiz ve uygulayabilmemiz yine bu süreçte bize yardımcı olacaktır. Son olarak da hepimizin bu dönemde yapabilecekleri ve yapamayacakları var, bireysel olarak elimizden geleni yapabilmek suçluluk duygularımızın oluşmamasına yardımcı olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum