Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

DÜNYAYI KULLANMA TALİMATI

Siz herhangi bir ürün aldığınızda etiketini okuyorsunuz değil mi?

En basitinden pamuklu bir pijama alınca içindeki kullanma talimatına bakıyor olmalısınız. Her kumaşın ısı kaldırma derecesi farklı çünkü. O yüzden yazıyorlar. 30 derecede yıkanacak şeyi 90 da yıkarsanız bir kaç beden küçüleceğini bilirsiniz.

Ütü aldınız, kullanma talimatını okuyorsunuz.

Çamaşır makinesi aldınız, dikkatle okuyorsunuz.

Talimatlara uyunca güzel güzel kullanıyorsunuz. Yok eğer uymazsanız aldığınız şeyin ömrü kısa oluyor.

Çünkü herşeyin bir dayanma, kaldırma potansiyeli var.

Aynı şey doğa için de geçerli.

Doğanın yazılı bir kullanma kılavuzu yok. Bize okullarda öğretiyorlar.

Ama aslında olmalıymış.

Doğayı öyle kötü kullanmışız ki, artık kusmaya başladı.

Sıcak değil mi hava? Çok fazla sıcak.

Hiç sıcak olmayan ülkeler bile yandı.

Kanada olaya çok yabancı. Derece birden fırlayınca, buna hazırlıksız yakalanan bedenler hata verdi.

Yüzlerce insan öldü.

Çoğunluk konudan bihaber. Amma da değişti mevsimler diyor. Mevsimlerin öyle kendi kendine sebepsiz değiştiğini sanıyor.

Sadece sıcak değil mesele. Sel felaketleri oluyor. İzliyor olmalısınız. Belçika, Almanya,Çin. Sele kapılan onlarca kişi kayboldu.

Siz güneşlenip denize giriyorsunuz ama heryerde durum o kadar eğlenceli değil.

Ülkemize gelelim biraz.

Artvin'de sel nedeniyle yol koptu.

Ve dahası geliyor. Mutlaka gelecek.

Felaket habercisi ben olmak istemem ama, bilim böyle söylüyor.

Doğa bilimci değilim, sadece okuyorum, araştırıp öğreniyorum.

Öğrendiklerim dehşet veriyor.

Bir felakete doğru koşuyoruz. Sonu hiç hayır değil.

Ve bunun da sebebi biziz. Hepimiz.

Çünkü kullanmayı beceremedik. Canına okuduk.

Her eve üç araba aldığımız iyi oldu. Böylece kullanılan fosil yakıtlardan çıkan gazlar küresel ısının artmasına neden oldu ve ısıyı atmosferde tuttu.

Sanayileşme arttı, buna paralel olarak da karbon emisyonu arttı. Sonuçta küresel ısınmaya bir neden daha.

Kıtır kıtır kestiğimiz o ağaçlar, sadece ağaç değillerdi, onlar hava kirliliğimi önlüyorlardı.

Ve tarım ilaçları. Bu kimyasallar da küresel ısınmaya büyük destek verdiler.

Bir zamanlar bütün bunlardan yoktu, hayat sade ve temizdi. Mevsimler kendi bildiği gibi dönüyordu. Yazlar yaz gibi, kışlar kış gibiydi.

Soğuk ülkeleri ateş basmıyordu. Yazın ortasında dolu yağmıyor, ortalığı sular seller basmıyordu.

Sayemizde artık mevsimimiz yok. Her an herşey yaşanabiliyor. Yaz ortasında dolu yağınca şaşırmamamız gerekiyor. Bunlar çok normal.

Bunlar iyi günlerimiz.

Buzullar eriyor.

Daha da eriyecek.

Peki eriyince me olacak?

Öncelikle deniz seviyesi yükselecek. Bunun sonucunda seller oluşacak.

Eriyen buzulların atmosfere yaydığı metan gazının tehlikesi nerdeyse gözle görülür durumda.

Peki buzulların erimesi deniz seviyesini ne kadar yükseltecek?

Sıkı durun, rakam korkunç. 140 metre!

140 metre ne kadar peki, gözünüzün önüne geliyor mu?

Yaklaşık 30 katlı bir binayı düşünün. İşte 140 metre bu.

Denize kıyısı olan şehirler ne olacak bu durumda?

Tahmin etmesi çok zor değil.

İşte kullanma kılavuzu bize verilmemiş dünyamızın yanlış kullanımı sonuçları.

Evet bilmiyorduk. Dünya ne zamanki bozulmaya, teklemeye başladı öğrendik.

Ama yine de durmadık. Hiçbir önlem almadık.

Doğayı koruyalım diye avaz avaz bağırdılar, önlemleri yazdılar, yollara tabelalar asıldı, reklamlar yapıldı, ünlü yüzler kullanıldı. Nafile.

Eğer anlaşılmış olsaydı, denizden kıyıya pet şişeler vurmazdı.

Geri dönüşüme gidecekleri ayıran kaç kişiyiz?

Şimdi bunu okuyan kaç kişi evinde çöpü ayrıştırıyor?

Her apartmanda katı atık bidonu var mı peki?

Benim apartmanımda var. Ama hala içine kıymalı pide atanlar da var.

Ya anlamamış ya zor gelmiş. Veya tehlikenin farkında değil.

Bir bakış açısı var ki o en tehlikelisi.

"Ne yani bir benim çöpümle mi kurtulacak dünya?" "Yani sırf ben attım diye mi bozuluyor denge?"

İşte bu bakış açısı değişmediği müddetçe olmayacak.

Herkesin eşit derecede sorumluluğu var.

Yoksa herkes katil nasıl olsa diye, senin de katil olman lazım.

Ne farkı var?

Bir kişiyi bile değiştirseniz dünyaya faydası olacak. Bunun farkında olursanız ilerleme şansımız var.

Sadece bir tek kişi değişirse, yürüdüğümüz yol daha az zehirlenecek.

Evet mevsimler kendi kendine değişmedi.

Onları biz değiştirdik.

Yaşadığımız bütün doğa felaketlerinin sebebi biziz.

İnsanın doğanın başına gelmiş en büyük felaket olduğuna inanmıyor musunuz hala?

Önceki ve Sonraki Yazılar