Babacan PESENKURDU

Babacan PESENKURDU

DÜZEN BÖYLE GÜZELİM…

Hayatımıza kimler girip, kimler çıktı.

Hepsi girerken iyi, çıkarken acıttı. Enteresan olan da buydu!

Çünkü fizikken, girerken acıtması gerekirdi, çıkarken değil!

Sanki bir otogar ya da havaalanı bekleme peronu gibi bir hayatımız varmış bizim…

Ahh be...

İçimizdeki hayata yön vermeyi ne kadar da becerememişiz, öyle değil mi?

Kimler için, kimlerden vazgeçmişiz!

İçimizde hep bir geç kalmışlık duygusu ile.

Bir yetişememişlik telaşı ile…

Bir, bir yanlış insanı sevme duygusu ile…

‘’ACABA’’

‘’KEŞKE’’

‘’AH BE’’

‘’ASLINDA’’

‘’VAR YA.’’

Ne çok kullanmışız bu kelimeleri cümle içinde öyle değil mi?

Oysa Türkçe ’de yüz yirmi sekiz bin küsur kelime var.

Biz bu pişmanlıklarımızı bu üç dört kelimeye nasıl da sığdırmışız…

Hayır. Bu kadar çok pişmanlığı, üç dört kelimede anlatabilecek şairaneliği

biz ne zaman elde ettik, ben onu anlamadım!

Biz hem kendimizin, hem de hayatın, yani zamanın kıymetini bilememişiz.

Her insan hata yapar ama biz hatalardan koleksiyonlar yapmışız yahu…

Aslında belki de suç bizde değil.

Bizim sistemlerimiz böyle.

Çünkü ÜÇ YANLIŞ, BİR DOĞRUYU GÖTÜRMÜŞ yıllarca…

Bak bak, sözdeki pezevenkliğe bak ‘’GÖTÜRMÜŞ’’

Ulan hem yanlışsın, hem de götürüyorsun.

Hem de kimi, doğruyu!

Oysa demokrasi, azınlık haklarının,

en az çoğunluk hakları kadar korunması demek değil miydi?
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.