Eremedim

En güzel yatlarla gezmek,  en güzel evlerde oturmak, en güzel kıyafetlerle dolaşmak, en güzel diyarları gezmek  benim de hakkım. En güzel çocuklara , en iyi kocaya sahip olmak o da benim hakkım.

Ne o öyle kendimi yoracağım, didineceğim de elde edeceğim. Her şey benim hakkım, her şey benim olacak. Hem de ne zaman istersem ol cinsinden. Önümde dizilmeli seçenekler seç seç al. Niye beni yoruyorsunuz ki en güzelini yaşayıp geçeceğim ben. Nereyi mi? Sırat köprüsünü...

Ne o öyle ezik gibi ikinci el istemem her şey ilk benden geçecek. Yiyeceğim, içeceğim,  seveceğim, gezeceğim, göreceğim hakkım değil mi?

O alışverişte, bu teknesinde ülke ülke gezmede, tek taşlar parmakta benim neyim eksik. Fazlam var ayol fazlam. Ben bir taneyim.  Dünyaya bir kere geldim, biriciğim ben biricik. 

Ev işi de neymiş. Çalışanım yapsın. Şöyle bir düşüneyim. Bugün ne giysem, ne yesem, nereye gitsem. Of ne çok işim var.

Gurubumda herkes beni beğensin hatta kıskansın. Düşüncelerim benimsenir, ben nereye akıyorsam onlar da bana kapılır.    Yediğimle, içtiğimle , gezdiğimle, giydiğimle trend belirliyorum trend  daha ne olsun.

En önemlisi bir giydiğimi bir daha asla giymiyorum,bir yediğimi bir daha yemiyor, bir gittiğim yere bir daha gitmiyorum. Gittiğim yerleri ben ünlü yapıyorum. Biliyor musunuz ne kadar zor, kırk tilkinin kuyruğunu birbirine değdirmemek.  

Bir giydiğini bir daha giymemek, bir yediğini bir daha yememek. İnsanları trendlerinle sürüklemek.  Ne efor ne efor.

Yukarıdaki duygu ve ve düşünceler size de yabancı gelmiyor değil mi? Çevrenizde böyle düşünen illa ki birileri vardır. Ya da kendine göre gerekli gereksiz sebeplerden illa ki mutsuz olan.

Sorun sorun. Böyle düşünmek gerçekten sorun. Bir de böyle hissedip davranmak daha da büyük sorun maalesef. Ama en alttan en üste herkeste bir erme durumu var. Ve yine biz de toplumca bu erme meselesini yanlış anlama ve yanlış uygulama var.

Bu durum niyeymiş bir bakalım.  

Yarışı ve kendiyle barışı halledemeyen her insan hayatının belli dönemlerinde mutsuzlukla buluşuyor. Bu dönemleri atlatamazsak, mutluluğa giden yola tekrar giremezsek kayboluyoruz. Onun için her halimizden memnun olmalıyız.

TÜİK tarafından yapılan yaşam memnuniyet anketinin sonuçlarına göre halkın mutluluk oranı geçmiş senelere göre yüzde 10 civarında düşüş göstermiş. Tüm yaş grupları arasında  en mutlu grubun 65 yaş ve üzeri olduğu gözüküyor.  En yüksek mutluluk nedeni sağlık seçilirken, sağlıklı olduğumuz genç yaşlarda o kadar da mutlu olmayışımız neden acaba?

Asıl mutlu olmadığımız yaşlarda, yazının en başında anlattığım, hayata yeni başlarken eremeyişimizin ve mutsuzluğun sebepleri kendini tanımak ve bilmekte  saklı sanki.

Thomas Mann'in dediği gibi ''İnsanın kavuşabilecegi en büyük mutluluk kendi durumundan hoşnut olmaktır.'' Bir nebze de olsa yapabilsek, farkedebilsek her şey çok güzel olacak.

Bunun için  sahip olamadıklarımızın acısını çekerek, sahip olduklarımızı mahvetmeye gerek yok ki.  

Hayat böyle bir şey değil mi zaten. Siz hiç yüzde yüz mutlu olmuş her şeyi başarmış , ermiş ve şahane yaşamış birini gördünüz mü. Ne yaşanırsa yaşansın çabalayan ve gelen güzellikleri farkedip keyfini çıkarmak değil mi hayat. Sadece bunun için çaba gerekiyor. Olduğundan birazcık daha çaba.

Tüm bunları farkedecek gönül gözü açık erenlerden olun inşallah.  Hayat size de güzel olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum