İpek Pektuncer

İpek Pektuncer

Gez dünyayı gör Konya'yı

İNSAN GÖZDEN İBARETTİR ASLINDA, GERİ KALAN CESARETTİR. GÖZ İSE ANCAK GERÇEK DOSTU GÖRENDİR.MEVLANA

Gez dünyayı, gör Konya’yı sözüne uyarak Kadraj Fotoğraf Kulübü ile rotayı bu hafta Konya’ya çevirdik.

M.Ö. 7000 yılından bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapan Konya oldukça köklü bir tarihe sahip. Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Konya’da ilk yerleşimin tarih öncesi çağdan başladığı düşünülüyor. Çatalhöyük’te yapılan kazı çalışmalarında şehirde Cilalı Taş Devri ve Eski Bronz Çağ dönemlerinden kalma birçok kültürel zenginliğe rastlanılmıştır.

Ancak Konya denildiğinde akla tek ve ilk gelen Mevlana ve Şems olmuştur bu güne kadar.

MEVLANA VE ŞEMS

Mevlânâ kâmil mânada âlim, sûfî ve şairlik özelliklerine sahip bir şahsiyettir. Çocukluğunda babasının yanında başladığı öğrenimini gittiği Halep ve Şam’da sürdürmüştür. İlk tasavvufî eğitimini de yine babasından almıştır. Babasının ölümünden sonra herkesin gönlünden geçenleri bildiği veya Şems-i Tebrîzî’nin geleceğini bildirdiği için “Seyyid-i Sırdan” diye anılan halifesi Seyyid Burhâneddin Muhakkık-ı Tirmizî tarafından irşad (Mürşit, doğru ve hak yolu gösteren) edilmiştir. Sipehsâlâr’ın “Fahrü’l-meczûbîn” diye kaydettiği lakabından coşkun bir sûfî olduğu anlaşılan Seyyid Burhâneddin’in ardından Şems-i Tebrîzî ile karşılaşması Mevlânâ’nın hayatında bir dönüm noktası oluşturur.

Eflaki ve Sipehsalar’ın rivayeti Makalat’takine (Makalat, Hacı Bektaş-ı Veli'nin İslam dininin genel hükümlerini Türklerin anlayabileceği bir yorumla işlediği kitabı) yakındır. Buna göre Şems-i Tebrizi Konya’ya geldiğinde, Mevlana ders verdiği dört medreseden biri olan Pamukçular Medresesi’nden talebeleriyle birlikte ayrılıp giderken Şems ansızın önüne çıkmış ve bindiği katırın gemini tutarak, “Ey dünya ve mana nakitlerinin sarrafı! Muhammed Hazretleri mi büyüktür, yoksa Bayezid-i Bistami mi?” diye sormuş. Mevlana, “Muhammed Mustafa bütün peygamberlerin ve velilerin başıdır.” diye cevap verince Şems, “Peki ama o, ‘Seni tesbih ederim Allahım, biz seni lâyıkıyla bilemedik.’ dediği halde Bayezid, ‘Benim şanım ne yücedir, ben sultanların sultanıyım.’ diyor.” demiş. Bunun üzerine Mevlana, “Bayezid’in susuzluğu az olduğundan bir yudum su ile kandı, idrak bardağı hemen doluverdi; halbuki Muhammed’in susuzluğu arttıkça artıyordu. Onun göğsü Allah tarafından açılmıştı. Sürekli susuzluğunu dile getiriyor, her gün Allah’a daha çok yakın olmak istiyordu.” diye cevap vermiş.

Şems bu cevabı duyunca kendinden geçmiş, bir müddet sonra da yaya olarak medreseye gitmişlerdir. (Makalat, s. 685-686; Sipehsalar, s. 124-125; Eflaki, II, 193-195

Mevlânâ Şems’in Konya’ya gelmesinden sonra vaazlarını, medresedeki dersleri, müridleri irşadı bir yana bırakmış, ilâhî aşk ve vecdi terennüm eden asıl Mevlânâ bu dönemde doğmuş, önceleri aşkı takvâsında gizli iken takvâsı aşkında gizlenmiştir. Dünya şiirinin zirvelerinden Dîvân-ı Kebîr’deki şiirlerin büyük bir kısmını bu devirde söylemiş, Dîvân-ı Kebîr’in tamamlanmasının ardından gelen sükûn döneminde bunu İslâm kültürünün en yaygın ve en önemli eserlerinden biri olan Mes̱nevî takip etmiştir.

Mevlana kültür merkezinde her Cumartesi günü 19:00-20:00 arası ücretsiz sema gösterileri düzenleniyor.

Ayrıca Mevlana’nın ‘’Hakk’a vuslat yani Yaradana kavuşma-Düğün Gecesi’’olarak nitelendirdiği ölüm günü olan 17 Aralık’ta her yıl Şeb-i Arus törenleri düzenlenmektedir.

LALE TARLASI

Konya’nın Karatay ilçesine bağlı İsmil köyünde bulunan özel bir şirkete ait, 300 dekar büyüklüğünde ve 80 çeşit lalenin yer aldığı bahçe, bizi büyüledi.  Özellikle fotoğraf tutkunlarının uğrak yeri olan bahçede en güzel kareyi yakalayabilmek için çeşitli akrobasi hareketlerini denemişliğimiz vardır.

Yoğun ziyaretçi akınına uğrayan bahçe Türkiye’nin en büyük lale üretim merkezi. İstanbul dahil bir çok belediyenin lale ihtiyacını karşılayan firma  aynı zamanda Avrupa’da Bulgaristan, Sırbistan, Almanya ve Hollanda gibi ülkelere de ihracat yapıyor. Özellikle, Lale denince akla ilk gelen Hollanda’ya lale ihracatı yapıyor olmak ülkemiz için gurur verici.

AŞKIN KANATLARI KONYA TROPİKAL KELEBEK BAHÇESİ

Konya’da son durağımız, Selçuklu ilçesinde yer alan ve Avrupa’nın en büyük kelebek uçuş alanına sahip 3500 m2’lik gezi alanı ile toplamda 7.600 m2’lik kullanım alanı bulunan Aşkın Kanatları Konya Tropikal Kelebek Bahçesi.  Bahçe Aynı zamanda Türkiye’nin tek kelebek bahçesi ünvanını taşıyor.

Bahçe, 15 tür kelebeğe ve 98 türe ait 20.000 adet bitkiye ev sahipliği yapıyor. Tropikal orman havasında olan bahçeye girdiğiniz anda bambaşka bir dünyaya adım atıyorsunuz ve kendinizi,  omzunuza veya başınıza konmuş doğanın en zarif canlısı bir kelebekle diğer kelebeklerin peşinde koşar halde buluyorsunuz. Bahçede ayrıca, kelebeğin yaşam döngüsünü anlatan yazılı ve görsel bilgiler, ülkemizdeki böceklerin tanıtıldığı böcek müzesi ve çocuklar için mini bir sinema salonu mevcut.

Lale tarlası ve tropikal kelebek bahçesinin dışında Konya’ya 8 km mesafede bulunan Sille’yi gezmeden dönmeyin. Selçuklu belediyesine bağlı olan Sille son yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarından sonra Sille Kültür Vadisi olarak anılıyor. Gündüz gezdiğimiz Sille’nin geceside ayrı güzel.

Konya’ya yolunuz düşerse Konya merkezde Mevlana türbesine yakın Şifa Restaurant’da Tirit Tandır yemeyi sakın unutmayın. Yorucu bir günün ardından bu yemek ödül gibi geldi.

Bu güzel, ve keyifli gezi için Kadraj ailesine, Serkan Yalçınkaya’ya, açıklama ve anlatımı için rehberimiz Mustafa Tuna Üner’e tekrar teşekkürler.

Başka keyifli gezilerde görüşmek üzere…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar