Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

HORİZON

Lütfen yapılan bazı şeyler var. Lütuf gibi.

Hani sanki aslında asli görevi değilmiş de lütfedip yapmış gibi görünen bazı şeyler.

Size kendinizi borçlu hissettirecek bazı şeyler.

Ama aslında hiç borçlu olmadığınızın bilincinde olmanız ve hakkınızı aramanız gereken bazı şeyler. 

Bu aralar belediyeye kafayı takmadım. Öyle dedi bir arkadaşım, belediyeden görünmüşler bana.

Yanlış olan herşeyden görünürler bana. Yanlışı yapan babam bile olsa söylemekten hiç çekinmem.

img_20200122_113605.jpg

Oyumu verdiğim belediye için de beğenmediğim bir tarafı varsa eleştiririm elbet. Ben sıradan vergisini ödeyen bir vatandaşım sadece. Birçoğunuzdan farkım konuşmak, dile getirmek. Içime atmamak.

Resimde gördüğünüz yer Peynircioğlu deresi diye bilinen yer. Mavişehir sitesinin iki yakasının orta yeri. Siteye ait değil, alan belediyenin.

Mesela bu alandaki ışıklar yetersizdi hep. Özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde neler oluyordu neler.

O kadar karanlık ve ıssız bir bölgeydi ki hava karardıktan sonra oradan geçmek için yürek yemiş olmalıydınız.

Mavişehir sitesinin güvenlikleri orada olup bitene karışmıyordu. Bizim alanımız değil diyordu.

Mesela köpeklerini gezdirmeye gidenler akşam o saatlerde sapıklık yapmaya niyetlenen tuhaf tipli adamları görüp kaçıyordu.

Gündüz gözüyle bakınca o alanda neler yoktu ki. Yerlere atılmış kırık bira şişeleri, şırıngalar!

img_20200121_161700.jpg

Şehrin tam göbeğinde bir alanda, nezih evlerin yanıbaşında atıl bir alan ve bu alanda olan polisiye olaylar.

Şikayet tabii ki edildi. Ancak ben bir önlem görmedim, duymadım.

Bu alan iki ucu açık bir alandı, bilmeyenler için anlatalım. Mavişehir sahil tarafından bu yolun devamı kullanılarak Caher Dudayev’e çıkılıyordu. Yıllarca bu alan bu şekilde kullanıldı. Hatta Mavişehir sitesi olması gerektiği gibi etrafı çitlerle çevrilip kapatıldğında bu alanı dahil edemediler çünkü geçiş noktasıydı burası.

Ve burada yıllardır DOĞAL YAŞAM ALANI olarak taşayan kediler ve köpekler vardı.

Sokaktaki hayvanına çözüm bulmayan ülkenin bu garibanlarının yardımına gönüllü hayvanseverler koşuyordu.

Yemek taşıyorlardı gece gündüz. Yine bu alana gönüllüler tarafından yaptırılıp konulmuş kedi evi vardı.

Belediyenin üstlenmediği yeme içme barınma işini gönüllüler üstlenmişti. Parantezimizi açalım bu noktada ve ekleyelim. Belediye veterinerleri kısırlaştırma ile ilgileniyorlar, sokakta hasta hayvan toplayıp tedavi etmiyorlar. Onun da yine büyük yüzdesini gönüllüler yapıyor. Gelin şurada şu kadar kedi var kısırlaşmalı diyorsunuz, doluyuz 3 ay sonra ancak diyor. Eh bir kedinin hamile kalıp doğurma süresi zaten o kadar. Yetkili gelene kadar hamile kalıp doğuruyorlar. Şanslı olanlar korumaya alınıp yaşama tutunabiliyor. Şansı olmayanlar yok olup gidiyor. Parantezi burada kapatalım.

img_20200121_161739.jpg

Mevzubahis alanda yerleşik düzende yaşayan kedi ve köpeklerin yaşam alanları bir proje nedeniyle yerle bir edildi. Biraz sert bir yaklaşım oldu evet, ama doğrusu bu. Evleri, yemek yedikleri yerler talan edildi. Sanki orada yaşayan hiçbir canlı yokmuşçasına dozerler geldi, yıktı, geçti.

Işte tam da bu noktada belediye bize lütfetmiş gibi, zaten izin veriyorduk orada yaşamalarına daha fazlası yok deyip konuyu kapattı. Yani sanki orada yaşayan hayvanların aslında yaşamaması gerekiyormuş gibi, sanki gönüllüler kaçak bengal aslanı besliyormuş da göz yumulmuş gibi bir tavır sergilendi.

Dozerler işe giriştiğinde orada yaşayan kedilerden kaçı heba oldu, bilmiyoruz.

Tonlarca ağırlıktaki kayalar oradan oraya atılırken kaç kedi altında kaldı, bilmiyoruz.

Hiç mi sizce? Rakamı düşünmek beni korkutuyor ancak sıfır olduğunu hiç zannetmiyorum.

Peki köpeklere ne oldu dersiniz? Orada yaşayan köpekler vardı. Orada uyuyan, yemek yiyen, yaşayan…

Köpekler de yemek bulmak için hapis kaldıkları inşaat alanından çıkmaya çalışıyor. Çıkınca nereye gideceğini bilmiyor. Temel yaşam gereği çünkü beslenmek zorunda, yaşamak için yemek ve içmek zorunda.

Kimin umurunda? Gönüllülerin tabii ki.

Mesela gönüllü bir arkadaşım veteriner müdürü ile konuştu, önce bu canlara bir yaşam alanı oluşturun bu şekilde inşaata girmek yanlış dedi. Ancak dinleyen olmadı tabii ki. Ne yer yapıldı, ne yıllardır orada yaşayan hayvanlar tahliye edildi. “hoşt,pist” diyerek inşaata girildi.

Ve şimdi inşaat, resimde gördüğünüz minicik alana doğru son sürat lerliyor. Daracık ufacık sıkışık bir yerde gönüllülerin baktıkları zavallıların bu alanı da yıkılmak üzere.

Bu olay başka bir medeni ülkede olmuş olsaydı eğer ne olurdu sizce? Değil yüzlerce kedi, bir tane kedi için bile inşaat dururdu. Zaten  çözüm bulunmadan başlanmazdı.

Şimdi, Horizon iklimlendirme projesi altında derenin yeşillendirilmesi nasıl bir başarı oluyor? Başka bir canlının yaşam alanına saldırarak yapılan bir projeyi anlatırken havalı havalı cümleler kurabilecekmisiniz? Ne diyeceksiniz? “yeşillendirme adına, yüzlerce kediyi yerinden yurdundan ettik, ama değdi” “ harika bir projeye imza attık, gurur duyuyoruz, kedisinden köpeğine gözünün yaşına bakmadan dozerlerle girdik yıktık ama sonuç çok güzel oldu”

Öyle mi?

Her zaman yaptığınız gibi ötesini düşünmeden adımlar attınız. Ve bizden bunu beğenmemizi bekliyorsunuz.

Şimdi havalı cıvalı cümleler kurarak anlatınca herkes etkileniyor elbette. Tüm bunları bilmesem ben de etkilenirim. Malesef etkilenemiyorum.

0-186.jpg

Her geçtiğimde bir kenarda kendine yatacak, yürüyecek yer arayan kediyi köpeği görünce içim ağrıyor.

Bir türlü bir yere sığdıramadığımız şu hayvanları huzurla kıvrıldığı betonda bile rahat bırakmadığımız için insanlığımızdan utanıyorum.

Varsın siz belediye olarak kendinizle gurur duyun. Ben duyamıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar