Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

İzmir Büyükşehir

Belediye seçimlerinde hiç düşünmeksizin oyunu vermiş bir vatandaşın hayal kırıklığı benimkisi.

Ve duyduğum kadarıyla bir çok vatandaşın benim gibi düşündüğü gerçeği var.

Duyuyorum, sokakta, vapurda, alışverişte, heryerde.

Yanımda oturan konuşuyor, yanımdan geçen anlatıyor, duyuyorum.

Hemen bir örnek vereyim.

Vapurda yanıma bir aile oturdu. Hiç çalışmıyor belediye, ben bezdim bu sefer başka partiye vereceğim dedi. Bunun üzerine epey konuştular.

Benim oturduğum siteye Karşıyaka Belediye başkanı gelmiş. Öyle sohbet edecek, oturanlarla. Bir kuyruk oluşmuş parkta. Herkes isyanda. Derdini, sorunları anlatacak, çözüm arayacak. Yoksa başkan gelmiş, gidip hatıra fotoğrafı çektirelim değil dertleri.

Mesela ben, ağzıma, burnuma, gözüme kaçan minicik sinek bulutlarından bıktım. Akşam saati bile güneş gözlüğü takıyorum.

Sokakta yürürken konuşmamaya gayret ediyorum. Ama burnuma çare bulamıyorum, lakin bir şekilde nefes almam gerekiyor.

Ayrıca alerjik bir bünyem var. Korkunç sivri sinek saldırısından kurtulamadığım için sürekli antibiyotikli merhemlerle dolaşıyorum.

Kara sinekler de eşlikçiler. Mutlaka eve girmenin yolunu buluyorlar.

Korkunç bir çöp kirliliği.

Sokaklarda yerlerdeki çöplerden bahsetmiyorum. Kimse kimsenin uşağı değil, belediye de gelip arkamı toplamakla görevli değil. Çöp tenekelerinden bahsediyorum . Yollar çöp kokuyor.

Yamuk yumuk yol taşları. Önünüze dikkatle bakmazsanız takılıp kafanızı kırarsınız. Ki iki sene önce yaşadım, yamuk çıkıntılı kaldırım taşına takılıp bir hafta topalladım. Şikayet ettim, yazdım çizdim.

Adresi vereyim gidin bakın, hala aynı.

Ulaşım desen eyvah eyvah.

Tramvay saçmalığı kimin ne işine yaradı sormak isterim. Herkesi sahil şeridinde mi yaşıyor?

Bu şehrin dağında, ara sokağında oturan insanları ne yapsın? Bir yerden bir yere gitmek için kaç kere inip biniyorlar otobüslere. Yaşlısı var, çocuklusu var. Eziyete bakın.

Üçkuyularda oturan birisi karşıyaka tarafında gitmek isterse en az üç vasıta değiştirecek. Diyelim vapuru kullanacak.

Önce vapura ulaşmak için bir otobüse binmesi gerekecek. Vapurdan inecek ve gideceği yöne giden bir başka otobüs bulmak zorunda. İstanbula gitse daha kolay ulaşacak.

Ben çocuktum, Alsancak'tan troleybüs ile Göztepe tarafındaki okuluma gidiyordum. Tek vasıta.

Yirmi sene önce de çift katlı otobüslerimiz vardı. Mavişehirden kalkıp Üçkuyulara kadar tek seferde gidiyordunuz.

Şimdi 30 sene sonra, hayatı kolaylaştırmak yerine zorlaştıran bir zihniyet oluşmuş. İn, bin, in, bin. Bir de her binişte paranızı alıyorlar. Sanki in bin yapmayı siz istemişsiniz gibi.

Dolmuşlar hayatı kolaylaştıran bir başka araçtı. Niye kalktı, tramvay çalışsın diye. Tramvay arka sokaklara girip çıkmıyor, ama dolmuşlar giriyordu.

Ağzına kadar dolu bir tramvay. İnsanlar oksijen bulamıyor içerde.

En çok vapuru kullanan birisi olarak hafta sonu ve milli tatillerde vapur sayısını yarı yarıya azaltıp, tek vapurla birden fazla varış noktası yapmak hangi aklın ürünü?

350 kişi kapasiteli bir vapuru 800 kişiyle kaldırmak neyin hizmeti?

Tunç Bey lütfen çıkın bayramda bir Karşıyaka Konak vapuruna binin.

Açık havada nefes almadığınızı hissedin bakalım.

Körfezin lağım kokusunu hiç söylemiyorum. O zaten bizim doğalımız artık.

Açık alanlardaki kenelerden bahsedelim ister misiniz?

Yapımıyla gurur duyduğunuz yeşillik dolu parkların, geceleri ışıklarının yanmayıp sarhoşların berduşların saklanma yeri olduğunu bilmenize rağmen önlem almayışınız?

Bakınız bunlar size oyunu vermiş şahsımın şikayetleri.

Oyunu vermiş ve hiç karşılığını almamış bir vatandaşın dertleri.

Eminim güzel şeyler yaptınız, yapıyorsunuz. Bakın, bunu yaptık, şunu yaptık diyebilirsiniz.

Onları da sayarız da, bu benim varolan sorunlarımı çözmüyor.

Bir şehrin sokaklarında ağzıma burnuma sinek doluşmadan yürüyemiyorsam ben, başka ne yaptığınız beni çok ilgilendirmiyor maalesef.

Önceki ve Sonraki Yazılar