KEÇİ CİĞER AĞRISI

Keçilerin akciğerleri ile akciğer zarlarını etkileyerek, solunum yolu sorunlarıyla ortaya çıkan, çok bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Etkeni Mycoplasma mycoides (Mm) mikrop kümesinden (ailesinden) Mycoplasma capricolum subspecies capripneumoniae’dır.

Etken yıllar içerisinde bilim insanları tarafından çeşitli isimlerle anılmış olup, en son olarak karar kılınan ismi budur.

Hastalığın adı ilk kez 1873 yılında Cezayir’deki bir salgın ile konulmuş olup, daha sonraki yıllarda Kenya’da çıkan bir suş ile Mycoplasma biotype F38 adı verilmiştir.

Keçi ciğer ağrısı dünyada Contagious Caprine Pleuropneumonia (CCPP) olarak bilinmektedir. Ülkemizde yetiştiriciler Keçibaş, Keçikıran hastalığı olarak isim vermişlerdir. Salgın keçi ciğer ağrısı, bulaşıcı keçi ciğer ağrısı olarak söz edilen bu hastalıkta en önemli belirtiler solunum güçlüğü, öksürük ve köpüklü burun akıntısıdır. Göğüs bölgesi ellendiğinde hayvan çok büyük bir acı duyar. Oğlaklar ve keçiler acıklı bir şekilde melerler, bağırırlar. Hastalık durgunluk, halsizlik, iştahsızlık ile başlar. Başlangıçta yüksek ateş vardır. Sık soluma, ağzı açık soluma, boynunu uzatarak, dili dışarı çıkararak solumaya çalışma gibi tipik solunum güçlüğü belirtileri dikkat çekicidir. Salya akıntısı, özellikle ip gibi salya akması belirgindir. Köpüklü burun akıntısı, hırıltılı solunum, hareket güçlüğü, yan yatma, boynun kasılması görülebilecek diğer belirtilerdir. Oğlaklar hastalık karşısında gayet dayanıksız olup, belirtiler görülmeden, ani bir şekilde ölebilirler (Septisemik Form).

Otopside göğüs kafesinde saman sarısı bir sıvının biriktiği görülür. Akciğerde bezelye büyüklüğünde sarı nodüller (küçük düğümcükler) dikkat çekicidir. Nodüllerin etrafı kızarıktır.

Hastalık keçilere özeldir. Nadiren koyunlarda da görüldüğü bildirilmiştir. Yabani geviş getirenlerde, yaban keçilerinde, (dağ keçilerinde), karacalarda ve antiloplarda da görülebilir.

Gebelerde yavru atma (düşük, abortus) şekillenebilir. Keçi ciğer ağrısı perakut, akut ve kronik seyirli olabilir. Perakut (çok hızlı gelişen) formda ölüm 1-3 gün içinde, akut (hızlı gelişen) formda 7-10 gün içinde şekillenir. Kronik (süregen) formda ise sürekli burun akıntısı ve zayıflama söz konusudur.

Hastalıkta morbidite (yakalanma oranı) %100, mortalite (ölüm oranı) %80 civarındadır. Keçi ciğer ağrısının teşhisi, hayvanların klinik muayenesi ve otopsi ile konulabilir. Kesin teşhis laboratuvar tahlili sonucunda ortaya çıkar.

Keçi ciğer ağrısı Pasteurellosis, PPR (Küçükbaş vebası) ve Agalaksi hastalıkları ile karıştırılabilir. Ayırıcı tanı (Diferansiyel diagnoz) yönünden PPR (veba) hastalığının koyunları da içine alan bir salgın olduğu bizim için önemlidir. Pasteurellosis ise ölüm ve hastalığa yakalanma oranı bakımından, ayrıca otopsi bulguları açısından keçi ciğer ağrısına benzemez. Hastalığın başlıca belirtileri akciğer üzerinde yoğunlaşmakla birlikte, bazen eklem yangıları, topallık, ishal gibi belirtiler de söz konusu olabilir. O yüzden agalaksi hastalığı ile karışma ihtimali de vardır. Ancak, agalaksinin Mastitis, Arthritis, Keratokonjonktivitis ile kombine olması dolayısıyla ayırıcı tanısı daha kolaydır.

Hastalığın yayılması yakın temas ve damlacıklar ile olur. Öksürük, aksırık, tıksırık ile havaya yayılan damlacıklar hastalığın hızla yayılmasına yol açar. Hayvan hareketleri ise yayılma için en büyük risk faktörüdür.

Keçi ciğer ağrısı zoonotik değildir. İnsanlara bulaşmaz.

Etken dezenfektanlara karşı hassastır. Bilinen birçok dezenfektan etkeni öldürür. Her zaman kolay ulaşılabilecek olan çamaşır suyunun (sodyum hipoklorit) %1’lik çözeltisi iyi bir dezenfeksiyon etkisi sağlar.

Etkeni Mccp olan, dünyada CCPP kısa ismiyle bilinen keçi ciğer ağrısı, Asya’da, Doğu ve Kuzey Afrika’da, Ortadoğu’da ve ülkemizde görülür. 2002 yılında, Trakya’da, Keşan civarında görülen salgın Avrupa kıtasındaki ilk vaka olarak kayıtlara geçmiştir.

Sıcak ve nemli havalarda hastalığın yayılması gayet hızlıdır. Dünyanın çeşitli coğrafi bölgelerinde iklime ve bakım koşullarına göre yayılarak salgınlar oluşturur.

Keçi ciğer ağrısının ilaçlarla (antibiyotiklerle) tedavisi mümkündür. Tedavide oksitetrasiklin (terramisin) etken maddeli antibiyotikler ile Makrolid grubu antibiyotikler (Tylosin, Tilmicosin, Tulathromycin, Spiramisin, Eritromisin) etkilidir.

Korunma açısından en etkili yöntem aşılamadır.

Keçi ciğer ağrısının ülkemizde canlı (attenue) aşıları vardır. Yurtdışında (Kenya’da) inaktif aşısı da bulunmaktadır. Ülkemizdeki canlı aşıların, gebeliğin son ayı dışında yapılabileceği bildirilmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.