Kırk yıllık yalnızlık ll

Nurhayat'ın yarım kalan hayatına bu hafta kaldığımız yerden devam edelim...

Nurhayat, hayatının kırk yılının büyük bir kısmını evde triko makinesinin başında kazaklar, bereler, yelekler, süveterler örerek geçirmiş. Önce radyo en iyi arkadaşı olmuş. Sonra da televizyon...

Onlar bana çok iyi bir arkadaş oldular. Onlar sayesinde oturduğum yerden Mardin'e, İstanbul'a, Kapadokya'ya, Gaziantep'e, Ankara'ya daha nice yerlere gittim... Neredeyse bütün Türkiye'yi gezdim dolaştım....

Radyo ve televizyon en iyi arkadaşımdı... Ta ki tekerlekli sandalye gelene dek...

Kırk yılın sonunda sokağa çıkışım, hayatımın unutulmazlar sayfasında ilk sırayı alır... Karnımda kelebekler uçuşmuştu... Nefes alışım bile değişmişti. Sokaklar, ağaçlar, yollar, insanlar, gökyüzü şimdi bir başka görünmüştü. Tekerlekli sandalyede bile olsa meğer sokak ne kadar da güzelmiş....

Bütün gün gezmiştim. Hiç de yorulmamıştım. Bir o kadar daha gidebilirdim. Ama akşam olmuştu. Annem kızmadan eve dönmeliydim.

Artık beni evde tutabilene aşk olsundu. Her yeri, her yeri görmek istiyordum. Gitmek istiyordum. İçimde dışarısını görme açlığı hiç bitmeyecek gibiydi...

Kendi paramı kendim kazanıyordum. Artık kırkından sonra özgürlüğümü ilan etmiştim.

Evde triko makinesinin başında çalışıyordum. Sonra da geziyordum. Her yeri görmek her şeyi her yeri keşfetmek her yere gitmek istiyordum. Kırk yılın acısı başka nasıl çıkardı...

Gün geçtikçe arkadaş gurubum da genişliyordu...

Ve bir süre sonra arkadaşlarımla birlikte, engelliler adına düzenlenen bir şenliğe katıldım. Türkiyenin her yerinden engellilerin biraraya geldiği bu şenlikte eşimle tanıştım...

Nasıl mı tanıştık? Anlatayım...

Biz İzmir gurubu olarak otobüsümüzle, şenliğin yapılacağı şehre doğru yola çıktık.
Keyifli bir yolculuktan sonra şenliğin yapılacağı alana vardık. Şenliğin başlamasına zaman vardı. Hep birlikte çay içelim dedik ve bir kafeye oturduk.

Bizim gurup güle oynaya, konuşa konuşa çay içerken gözüm yan masaya takıldı. Tek başına oturan ve tek başına çay içen birini gördüm. Dayanamadım, o kişiye siz de bize katılır mısınız birlikte çay içelim dedim.

Ben yalnız birini görünce içim cız eder, o yüzden kimse yanlız kalmasın isterim... Nerden bileyim... Masamıza davet ettiğim kişiyi meğer gönlüme davet ettiğimi...

Bizi kırmadı ve masamıza geldi... Cihan'da kendi engelli gurubuyla bu şenliğe katılmış... Biz bu festivalde tanıştık, o gün uzun uzun konuştuk sonrasinda da Cihan benim peşimi bırakmadı... Biz önceleri annemden gizli gizli buluştuk. Tam üç yıl... Ben cesaretimi topladığımda da annem ve babama evlenmek istedigimi söyledim.

Tahmin edin bakalım ne oldu? Tabi ki Nurhayat'ın hayatında yine bir şey öyle hemen kolaycacık olmayacaktı. Siz iki engelli nasıl olur da evlenebilirsiniz. Nasıl yaparsınız. Ne gerek var... Elalem ne dere kadar gitti olaylar...

Biz iki yürek bunların hepsine göğüs gererek... Ama tabi hiç de kolay olmayarak evlendik.

Cihanla davetiye bastırdık... Ben gelinlik beğendim... Arkadaşlarım sürpriz kına gecesi düzenledi... Annemler hala karşı çıkıyordu... Ne zaman ki kına gecesi geldi çattı, annem bu böyle olmaz git bu davetiyeleri dağıt dedi...

İçime sinen bir düğünümüz oldu. Oynadık, eğlendik, mutlu olduk....

Bu arada evlendiğimde ben kırkdokuz yaşındaydım Cihan da benden onaltı yaş küçük... Şu an onbir yıllık evliyiz... Gayet de mutluyuz...

Ama geriye dönüp baktığımda iyi ki bu kadar olay yaşamışım, zorluk çekmişim, üzülmüşüm, bazen niye yaşıyorum demişim, bitse bu ömür demişim, niye ben demişim, hayat bu mu demişim, demişim de demişim.... Sonunda Cihan'ı gördüm.... Cihan'ı buldum... Herşeye değmez mi? Değer... Hem de herşeye değer...

Kırk yıllık yalnızlıktan sonra hayat benim için çok başka bir yol sundu... Bu yol bizim için çok güzel çok şahane çok muhteşem... Nurhayat ve Cihan olarak hayatımızı sizinle paylaşmak istedik... Bizim iyilik ve mutluluk üzerine kurulu hayatımız size de bir yol bir umut olsun istedik... Hayatımızdaki gelişmeleri söz sizinle paylaşacağız... Görüşmek üzere... Şimdilik hoşcakalın....

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum