Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

MUTSUZLUĞA BAHANELER

Affetmek ve unutmakla aranız nasıl?

Geçmişte yaşayanlardan mısınız sizde?

Mutsuzsunuz yani. Nefretinizi beslemek için epey enerji harcıyorsunuz belli ki.

Akışta kalmak diye bir şey duydunuz mu hiç? Akışta kalmak, geçmişe veya geleceğe takılmadan, o anı yaşayarak her şeyi oluruna bırakmak. Sağlıklı olan, normal olan, olması gereken.

Geçmişte yaşıyorsanız siz sağlıksız olanı yapıyorsunuz.

Olmaması gereken, normal olmayan

Mutsuz ve takıntılısınız. Geçmişte yaşadığınız için de bugünü kaçırıyorsunuz.

Şöyle serzenişleri duymuşsunuzdur.

Ona yıllarımı verdim, gitti başkasıyla evlendi.

Bu şirket için senelerdir çabaladım, bekledim, onlar başkasını terfi ettirdi.

Beni aldattı, buna rağmen affettim.

Onun için işimi bıraktım.

Dayaklarına rağmen affettim.

Şimdi bu insanların hiçbirisi yaşananları affetmedi, önce onu söyleyeyim.

Gerçekten affedip unutanlar bu cümleleri kurmazlar çünkü. Affeden unutur. Affedemeyenler ise takılıp kalır. Kendi dilinde hep affettim nakaratı olsa bile aslında affetmenin anlamını bile bilmez. Affettim demekle affettiğini sanır. Unuttum demekle unuttuğunu.

Affettiği olayın, kişinin bu durumdan haberi bile olmaz. Olan affettiğini sanan insana olur.

Birini, bir durumu affetmemek, insanı içten içe tüketir. Nefretle, hasetle doldurur.

Birine yıllarını vermek kimin tercihidir sizce? Yılları verenin mi yıllar verilenin mi? Dürüst olalım, kafamıza silah dayalı değilse, tehdit edilmiyorsak eğer, kimse bizi buna zorlayamaz. O yıllar verildiyse eğer biz istediğimiz için verilmiştir.

Birisi için işini bırakmak kişinin kendi kararıdır. Birisi için evinin hanımı olmak kişinin kendi kararıdır. Yediği dayaklara rağmen evinde oturan kişinin tercihidir orada olmak.

Ona rağmen, buna rağmen işin hep bahane tarafıdır yani.

Eğer sizi zincirle bağlayan yoksa, o görünmeyen zincirler size aittir.

Asıl sorun mutlu olmayı bilmeyişiniz aslında. Mutlu olmayı bilmediğiniz için mutsuzluğunuza bahaneler arıyorsunuz sadece.

Bu nedenle affetmiş gibi yapıp affetmemek kolay geliyor. Suçlu varsa, mutsuzluğun da sebebi suçlu kişidir o zaman.

Ne kolay değil mi?

Affedip affetmemeniz sadece sizi ilgilendiren bir durumdur. Karşı tarafın ruhu bile duymaz. Mesela beni affetmemiş, bana takılıp kalmış geçmiş bir hayalet beni zerre kadar ilgilendirmez. Yoktur çünkü. Ancak o kişiyi mahveder. Takılıp kaldığı için, ilerlemediği için mutsuzluğuna sebep arar ve bulur. Geçmişte ve kavgayla, nefretle yaşamak beni değil, onu yok eder.

Olmuş olanı geri döndürme şansımız yoktur. Yaşanmış bitmiş bir şeyi yaşanmamış sayamayız. Ama değiştiremeyiz de. Olanı olduğu yerde bırakıp yola devam etmeliyiz. Bunu idrak edip anladığınız anda nasıl hafiflediğinize inanamayacaksınız.

Ben de eskiden takılıp kalan biriydim. Affetmekte zorlanan, affetmemeyi maharet sayan biriydim. Anlayıp öğreninceye kadar.

Şimdi o zamanlarım bana o kadar saçma ve boş geliyor ki. Tüm bedenimi nefretle, hırsla, intikamla doldurmak. Nefret ettiğim şeylerin, kişilerin umurunda bile olmadığımı, onların akışta ilerlediğini anlayana dek sürdü saçmalamam. Kendime verdiğim zararı anladığım anda bıraktım. Ben mutlu ve anda olmayı tercih ettim. Ve bu bana çok iyi geldi.

Zor evet. Geçmişte yaşamaktansa, anda yaşamak zor. Çünkü öğrenmek gerekiyor, eski alışkanlıkları bırakmak gerekiyor.

İyi olan bu, normal olan bu.

Geçmişi bırakın. Geçmişle kavga etmeyi bırakın. Bunun size bir faydası olamaz. Çok büyük zararı olur.

Konuyla ilgili bir çok kitap var, alın okuyun. Mesela Eckhart Toll'un Şimdinin Gücü kitabını mutlaka okuyun. Hatta başucu kitabınız olsun bu. Muhteşem bir kişisel gelişim kitabı. Anda kalmanın önemini anlatıyor. Geçmişin burada olmadığını öyle güzel anlatıyor ki. Uygulamalar ile size anda kalmayı öğretecek.

Bugün kendinize bir iyilik yapın ve geçmişi salın gitsin. Ve artık iyileşmeye başlayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar