Banu Pirinçcioğlu

Banu Pirinçcioğlu

SEVGİ KELEBEKLERİ

Sevginin anlamını yitirmiş bütün çiftlerin özlemle beklediği gün bugün. 
Sevmeyi unutmuşların, belki hiç bilmemişlerin. 
En duygusuz ve en ruhsuzların bile sevgi kelebeği olduğu gün bugün. 
Bir çiçek almak için yanıp tutuşanların günü. 
Her gün aldatılan ama bugün gelince sevildiğini duyup buna yürekten inananların günü. 

Sevgiyi hediye sananların günü. 
Bir buket çiçekten başlayıp, tek taş, çok taşlarla bezenen hediye bekleyenlerin günü. 
Yıl boyu yüzüne bakılmayanların şereflendirildiği gün. 
Birbirinin yüzüne bakmayan, elindeki akıllı telefonların aklına uyup sanal alemde kaybolan çiftlerin hediye beklediği gün. 
Hediye gelmezse ortalığın yıkıldığı gün bugün. 

Sevgililer günü. 
Adı sevgililer günü ama hediyeyi bekleyen bütün dünya. 
Yeni görüşmeye başlamış olan da kırk yıldır karı koca olan da aynı beklentide. 
Bir çiçek almadın. Bir hediye almadın. 
Sanki sevgiyi ifade eden şey çiçekmiş gibi.
Odun gibi elini uzatıp çiçeği vermiş olmak için veren mi, bir bakışı, sözüyle sevdiğini anlatan mı?
Siz hangisini tercih ederdiniz?
Farkında değilsiniz belki, ama sevgilileriniz, eşleriniz sırf dırdırdan kurtulmak için, azar işitmemek için çiçeğini alıp geliyor. 
Ve siz de bunu bildiğiniz halde o gelen çiçekten mutlu oluyorsunuz. 
Görev ile gelen çiçek. 

Sevgiyi çiçeklerde, afili hediye paketlerinde arıyor herkes. 
Sevgi varsa vardır zaten. Çiçek olsun olmasın, sevgi ordaysa görür, duyarsınız. 
Sevgililer günü gelince değil, her sıradan günde duyarsınız. 
Ama zaten bunu biliyorsunuz. 

Saçımı süpürge ettim, bana bir buket gülü çok gördü. 
Yıllarımı verdim, karşılığında bir yüzük almadı. 
Bütün kahrını ben çektim. 
Her aldattığında affettim. 
Senelerdir düzelmesini bekliyorum...
Bunları ne çok duyarım. Ki aslında benzer cümleleri kendim de kurmuşumdur. Bir beklentiyle sevmek. 
Sanki zincirle bağlanmış, kaçıp gidecek yeri yokmuş gibi. 
Affetmeyi de, kalmayı da kendimiz istediğimiz için tercih ederiz. 
Suçu karşı tarafa yüklemek hep kolay gelir, o yüzden yıllarımı verdim deriz işte. 
Bu da sevgiymiş gibi inandırırız kendimizi. 
Sevgi kahreden birşey değildir ki. 
İçinde şiddet, kavga, aldatmak, kahretmek varsa eğer, o nasıl sevgi olabilir?
Bağımlılık, ihtiyaç, hırs belki. Sevgi değil. 

Sevgi, sevgililer gününü bekleyen birşey değildir. 
Gerçekten sevgiyi yaşayanlar bilirler zaten. Günü, saati olmaz. 
Hep ordadır. Eğer varsa, gözünüz kapalı olsa da görürsünüz. Yoksa eğer, bir kamyon çiçek gelse nafile. 

Önceki ve Sonraki Yazılar