Tutku Çetiner Ural

Tutku Çetiner Ural

SEVMEK ÜZERİNE...

Hayatımda mesleğim gereği bir çok ilişkiye tanık oluyor ve dinliyorum. Sevmeye ihtiyaç duymamıza rağmen anladım ki çoğumuz nasıl sevilir bilmiyoruz. Bugün sizlere sevmek üzerine yazmak istedim. En insani ve en karmaşık eylem üzerine...

Bazılarımız sevmenin öğrenilebilir olduğunu düşünürken, bazıları da onu anne ve babasından aldığı kadarıyla sınırlı tutuyor. Kimimiz limitsizce sevme kapılarını açarken, bazılarımızsa bu konuda cimri davranıyor. Görüyorum ki, insan en çok ihtiyaç duyana sevgisini en az şekilde gösteriyor. Kim sizin sevginize en çok ihtiyaç duyuyor sizce? Bir düşünün, bakalım cevabınız ne olacak? Eşiniz mi? Çocuğunuz mu? Anne ve/veya babanız mı? Bunların hepsi doğru. Bununla birlikte aradığım cevap bu değil. 

Sizin sevginize en çok ihtiyacı olan sizsiniz. Kendinize o kadar az sevgi gösteriyorsunuz ki, en çok ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda sevgiyi en az kendinizde buluyorsunuz.

İnsan kendini yeterince sevmeyi beceremez. Kendini sevmeyi kibirlenmekle karıştırır. Kendini sevmeyi ucupla yani kendini beğenmişlikle karıştırır. Bunlardan kaçınmak için kendini yeterince sevemez. Kendini sevmeyi en iyisine sahip olmak zannettiği için, içine değil dışına yatırım yapar. Alışveriş yapıp para harcamayı kendini sevme zannetme yanılgısına kapılır. Kendini mutlu etmeyi o çantayı, ayakkabıyı ya da parfümü almakla eş tutar.

Bir danışanım henüz 16 yaşında olmasına rağmen, terapiye ilk başladığımızda mutluluklarının en fazla 10 saniye sürdüğünü söylemişti. 10 saniyeden uzun mutlu kalmak istiyordu. Örneğin çok beğendiği pahalı çantayı aldığında dahi, bu eylem onu ancak 10 saniye mutlu etmeye yetiyordu.

Kendini mutlu etmek, reklam sektörünün en revaçta sloganı. Yeme, içme, giyinme hep  bunun üzerine kurulu. Oysa yapılan araştırmalar bunun aksini söylüyor. Bir araştırma sonucunda, kişilerin duygusal dinamiklerle haz almaya yönelik olarak alışveriş yapmalarının kişilere ve çevresindekilere olan etkileri üzerinde durulmuş. Bu çerçevede bireylerin sadece haz almaya yönelik olarak ve aşırı fazla alışveriş yapmalarının sanıldığı gibi mutluluk getirmeyeceği aksine bireysel ve toplumsal açıdan bir çok felaketi beraberinde getirebileceği gerçeğine değinilmiştir.

Sevgi eksikliği insanın etrafında arayarak,  maddeye yönelerek gidermeye çalıştığı bir duygu. Oysa eksikliğin kaynağı etrafta aramaktan ve maddeye yönelmekten kaynaklanıyor. İçine ve manaya yönelen bir çok insan, dışına ve alışveriş örneğindeki gibi maddeye yönelen insanlara oranla daha fazla sevgiyi hissediyor. 

Sevgi ve mutluluk soyut kavramlar. Yani duygularımızla ilgili. İnsan sevdiğini, sevildiğini ve mutlu olduğunu nasıl anlar? Ne yaparken sevgi dolu hissediyorsunuz? Neyi yapmak sizi gerçekten mutlu ediyor? Sevildiğinizi nasıl anlarsınız? İşte bu sorulara verdiğiniz cevaplar sizi bu duygulara nasıl ulaşabileceğinize götürecek. Çünkü somut olana ulaşmak soyut olana ulaşmaktan kolaydır. 

İnsanlara yardım ederken, iyilik yaparken, gülümserken, sohbet ederken sevgi dolu hissediyorsanız o halde bu saydıklarınızı daha sık yapmalısınız. 

Mutlu olduğumu gülümseyerek güne başladığımda anlarım diyen bir insanın mutlu olduğunu fark etmek için yapması gereken tek şey güne gülümseyerek başlamaktır.

Beyin gerçek ile hayali ayırt edemez. Siz gülümsediğiniz zaman serotonin, endorfin gibi mutluluk hormonları salgılar. Beyne giden mesaj basittir çünkü mekanizma basit çalışır. Gülümsüyor o halde mutluluk hormonu salgıla. Somurtuyor,  korkuyor,  endişeli,  o halde kortizol (stres hormonu) salgıla. Zihin ve beden birbirinden bağımsız değildir. İkisi de aynı sibernetik sistemin parçalarıdır. 

Sevdiğini düşünen, sevildiğini hisseder.  Sevildiğini gören sevgisini gösterir. İletişimciler bilir, iletişimde kelimelerin rolü en azdır. Çünkü davranışlar, ses tonu ve beden dili daha önemli hale gelir. Seni seviyorum derken ses tonunuz ve beden diliniz başınızdan savmak için olduğunu gösteriyorsa, beyin söylenene değil görünene inanır. Çünkü davranışlar dış dünyada kelimelerden daha fazla yer kaplar.

Sevmek, sevilmek, mutlu olmak mı istiyorsunuz; öyleyse sevin. Önce kendinize sevginizi gösterin. Bunu göstermenin çeşitli yollarını deneyin. Kendinizi sevdiğinizi nasıl anlarsınız? Ne yaparak kendinizi sevdiğinizi görebilirsiniz? Her gün sevginizi farklı şekilde göstermeyi deneyin. 

Sevmek kolay iş değildir. Psikanalist ve sosyolog Erich Fromm

"İlk adım sevmenin bir sanat olduğunun farkına varmaktır, tıpkı yaşamın bir sanat olduğu gerçeği gibi. Sevmeyi öğrenmek istiyorsak; müzik, resim, marangozluk ya da tıp ve mühendislik sanatı gibi diğer her sanatı öğrenmek için yaptığımız gibi hareket etmeliyiz.” diyor.

Sevgiyle kalın...

Tutku Çetiner Ural

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.