Neslihan EROĞLU

Neslihan EROĞLU

AH O ESKİ AŞKLAR!    

Her dönemin ayrı sevdaları vardır. Yılların eskitemediği kavuşamayan Leyla ile Mecnun’u, sevdaları kitaplara sığamayan Züleyha’nın çaresizce Yusuf’a olan aşkı, Ferhat ile Şirin ve daha nice niceleri… Çaresiz, hesapsız, çıkarsız, beklentisiz, saf ve tertemiz…
Günümüzdeki aşkın tanımını bilmem ama ah o eski aşklar! Tek kelimelik hiçbir kavrama sığmayan, herkesin ayrı tanımladığı umudun, hasretin ve çaresizce bekleyenlerin hazin hikâyesi…
Gece anıları kandil misali yaktığında mürekkepten damla damla sevdalar dökülür yazılar dokunurdu bedenlere,  Yürekten işlenen satır satır yazılan mektuplar, en özel yerlerde saklanırdı. Bakışlar sevdanın nişanesiydi, çekingen nazarinin verdiği tebessümün yerini hangi mutluluk alabilirdi? Aşkı dile getirebilmeye hangi lisan yetebilirdi? 
Çığlık çığlığa susardı sevdiğine. Utangaç halli mimikler,  haykırırdı avaz avaz hislerini.  Sevdalısına kıyamazdı seven, ellerini hissedebilmek için sevdiğine değil sevdiğinin dokuduğu kilime dokunurdu yine sevdiğinden aldığı Mendilin kokusundan anlardı sevdalısının ten kokusunu, iliklerine kadar işlerdi o kokuyu. Zaruri ayrılıklara,  yıllara, acılara, zorluklara inat beklerdi sevdalısını dokunurdu hayallerine, yokluğuyla konuşurdu, anlatırdı derdini uçan kuşlara, dağlara, yollara, ağaçlara.
Özlemin tarifi yoktu, sevdalı avare misali yol alırdı uzaklara. Dile getirmeye cesaret edemediği ne varsa derinliklerinde gizli, feryat figan gittiği her yerde baktığı yerde sevdalısını görürdü; bazen bir gülün yaprağında, bazen zambağın verdiği eşsiz bir kokuda, bazen gökteki yıldızların parıltısında… Sevdalı ilelebet beklerdi sevdasını.  Zahirinin manası var mıdır bilinmez ama o görünenlerden mana ararken aslında sevda meşalesini yakan görünmeyeni arardı.
Eski aşkların tarifi yoktu. Bu yüzden nam saldı sevdaları bazen dilden dile dolaştı bazen bir türküye karıştı. Onlar kavuşamamaya âşıktı. Aşkta zaten kavuşamamaktı.
Sözlerimi Fatih Kısaparmak’ın sevdiğim nağmeleriyle bitirmek istiyorum. 
Kilim kalbin aynasıdır, gönlün sesidir
Her nakışı bir duygunun ifadesidir
Kilim sevgiliye çağrı aşka davettir
Kimi renkler şikâyettir kimi hasrettir.’’
Sevgili okurlarım aşkla kalın.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.