Nurten Ağaçbiçer

Nurten Ağaçbiçer

BİZ NEYLE BESLENİYORUZ!

Ne yediğimiz içtiğimiz bizi biz yapıyorsa…

Biz nelerden besleniyoruz?

Hayır tahmin ettiğiniz gibi; beslenmeden kastettiğim yiyecek içecek değil!

Neredeyse her saniye doğru beslenmeyle ilgili yeni bilgilerle, dört bir yandan kuşatıldığımız bir ortamda; bir  yenisi yazmaya hiç niyetli değilim. Konunun uzmanları zaten yeteri kadar aydınlatıyorlar. Hatta o kadar fazla aydınlatıyorlar ki gözler bu aydınlıktan bir şeyi göremez hale geçiyor…o kadar çok bilgi bombardımanına maruz oluyoruz ki kafalar aydınlanmaktan ziyade karman çorman oluyor. 

Bir gün önce ısrarla savunulan yiyecek, bir bakıyorsun ertesi gün yerlere yatırılmış.

Hele ki… hayatla ilgili yaşadığımız her sorunun sebebinin sadece doğru beslenme şekline bağlandığına ne  demeli! Evet doğru ve bilinçli beslenme şekli sağlımız için çok ama çok önemli. Olmazsa olmazlardan. 

Elbette ki gerekçesini; ciddi, bilimsel çalışmalara dayandıran görüşlerden faydalanmalıyız. Bize uyan, aklımıza yatan yeni bilgileri beslenme şeklimize uyarlayabiliriz. Ben şahsen bu konuya önem veren biriyim.

Söylemek istediğim bedenlerimiz değil, zihnimizi neyle besliyoruz?

Aynı bedenimize aldığımız gıda kadar özen gösteriyor muyuz zihnimizi nasıl beslediğimize dair.

Öyle ya... düşüncelerimiz bizim gerçekliliğimizi oluşturuyorsa, en az onun kadar önemli değil mi? 

Ne düşünürsek onu yaratmıyor muyuz?

 Gül düşünüp diken mi yaratıyoruz?

 Ya da diken düşünüp gülümü?

Ne ve nasıl düşündüğümüz duyguya, duygu da davranışa dönüşüyorsa…neler düşünüyoruz biz?

Zihnimizin içindeki düşünceler bizi geliştiriyor mu yoksa karanlığa ve kaosa mı çekiyor?

Ne kadar izin veriyoruz zihnimizi dolduran bizi gerçek benliğimizden uzaklaştıran sahte bilgilere,

Ne kadar alan açıyoruz saçma sapan dizilere, bilinçli yönlendiren subliminal mesajlara,

Kapitalist sistemin bizi meta olarak görüp, o güzelim eşsiz var oluşumumuzu reklamlarıyla zapt etmesine,

Ya da eskinin bilgilerine sıkı sıkıya tutunup yenisine yer açmamaya,

Bizi ilerletmeyen, geliştirmeyen düşünce kalıplarını daha ne kadara kadar tutmaya niyetliyiz? 

 Yepyeniye geçmeye engel olan   örümcek ağlarını temizleyecek gücü bulamayana kadar mı?

Dedikoduyla, başkalarını eleştirmekle, kimseye faydası olmayan anlamsız uğraşlarla mı besliyoruz onu?

 Korkular, kıskançlıklar, kin, nefret, affetmemek ne kadar yer kaplıyor bu alanda?

İstediğim kadar yediğim içtiğime özen göstereyim düşüncelerim ve kalbim aydın değilse…

Edindiğim bütün bilgiler beni” bilginin gerçek sahibini” tanımaktan alıkoyuyorsa,

Doğru beslenmiş bir hayvandan farkım var mı?

Ne anlamı var insan olmanın!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum