Serap AKYOL AKSÜYEK

Serap AKYOL AKSÜYEK

ÇATIŞ (MA)   - I -

Gerek iş yaşamında, gerekse özel yaşamımızda, hayatın her alanında, farklı zamanlarda kimi kişi- grup- kurum ve kuruluşlarla amaç ve çıkarlarımızın uyuşmadığı birçok sorun yaşıyoruz. En basit ifadeyle, “Çatışma” olarak tanımlanan bu uyuşmazlık hali, ilişkilerimizi çoğunlukla olumsuz yönde etkilemekte ve bizim çeşitli duygusal tepkiler vermemize de sebep olmakta.

Olumlu insan ilişkilerinin başarıdaki payının % 85 olduğu dikkate alınırsa, bu uyuşmazlık durumlarında göstereceğimiz yaklaşım ve sorunu çözme biçimimiz bizlerin bu alandaki başarısını ya da başarısızlığını ortaya çıkarıyor. Çünkü bu kriz anlarında gösterdiğimiz yaklaşım bize; ya sorun çözen, orta yolu bulan, insan ilişkilerinde başarılı biri; ya da burnundan kıl aldırmayan, dediğim dedik, eleştiri ve farklı görüşlere kulağı tamamen kapalı uyumsuz bir kişi etiketini yapıştırıveriyor…

Bireylerin, kurumların, grupların karşılıklı bağımlılık durumu var oldukça çatışmanın kaçınılmaz olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kendi içinde bile aynı anda birçok kararsızlık ve öncelik karmaşası yaşayan kişinin, farklı duygu, algı, görgü, deneyim, kültür, eğitim ve alışkanlıklara sahip kişilerle uyuşmazlık yaşamaması imkansız gibi bir şey.  Karşılıklı etkileşim ve iletişimin olduğu her türlü ilişki, kendi içinde bir çatışma potansiyeli barındırıyor. İnsan hayatında son derece doğal ve kaçınılmaz olan çatışmanın illa ki çok önemli konularda olması da gerekmiyor. Her türlü fikir ayrılığı dahi, iletişim süreci doğru yönetilmediği takdirde büyük çatışmalara zemin hazırlıyor.

Çatışmanın sebepleri:

Çatışmalar farklı algı ve duygu, ihtiyaç, iletişim becerileri gibi kişisel faktörlerden, kültürel faktörlerden, rol farklılıklarından, sosyal ve fiziksel çevrelerden kaynaklanabilir. Ancak çatışma nedenlerinin başında kişilere ilişkin oluşturduğumuz önyargılar geliyor. Bunun yanında; tektipleştirme(yöneticiler denetimcidir, yaşlılar huysuzdur gibi), hale etkisi (ilk izlenimde oluşan yargılar), suçlama, keşkecilik, zihin okuma, kişiselleştirme (her sözden ya da olaydan kendi ile ilgili anlam çıkarma), değiştirme çabası ya da bunun tam tersi aşırı fedakarlık gibi sebeplerden dolayı da kişiler arası çatışmalar yaşanabiliyor.

İletişim sırasında meydana gelen yanış anlamalar ve iletişim eksikliği de çoğu zaman çatışmaya zemin hazırlar. Her bireyin sahip olduğu farklı değerler, şüphesiz kişilerin oluşturduğu mesajın içeriğini de etkiler. Değerler arasındaki farkın çatışmaya sebep olması kadar bireyin iletişim kurma tarzı da çatışmanın sebebi olabilir. İlginç olan şu ki; iletişimsizlik sonucu genellikle çatışma doğarken, bazı durumlarda çatışma sonucu iletişim de kurulabilir.

Çatışma Süreci:

Araştırmalara göre çatışma süreci; potansiyel, algılanan, hissedilen ve açık çatışma olarak dört evreden oluşur. Amaç ya da güç farklılıkları potansiyel çatışmaya neden olabilir. Aynı departmanda çalışan aynı statüdeki iki bireyden birinin daha aktif ya da daha zeki olması iyi bir potansiyel çatışma örneğidir.  Algılanan çatışmada, bireyler çatışmanın olduğunu algılarlar, ancak henüz dışarıdan gözlenebilen bir çatışma yoktur. Hissedilen çatışmada ise taraflar birbirlerine yönelik olumsuz duygular beslemeye başlarlar. Biz ve onlar tutumu gelişir. Kızgınlık, kaygı ve gerilimler ortaya çıkar. Açık çatışmada da karşılıklı tartışma, ağır sözler kullanma, bilgi paylaşmama veya sabote etme gibi davranışlar görülür. Bu aşamada çatışma, dışarıdan rahatça algılanabilir.

Temel Çatışma Türleri:

  1. Yönelim Çatışmaları

  • Aktif Çatışma: (Kötü adam ne söylese kötüdür): Kişilerin birbirlerinden hoşlanmamaları, birbirlerine kızmaları durumunda ortaya çıkar.

  • Pasif Çatışma: (Küsler Diyaloğu): Kişiler, herhangi bir sebepten ötürü birbirleriyle iletişim kurmazlar

  • Varoluş çatışması: (Ben sandım ki…): Kişinin, karşısındakinin sözlerini yanlış anlaması ya da onun sözleriyle ilgisi olmayan bir mesaj vermesidir.  Burada kişinin ilgisi tamamen kendisine yöneliktir. Kişilerden her biri kendi varoluşunu yaşamaktadır.

 

  1. Kapsam Çatışmaları

  • Tümden reddetme çatışması: (Hiçte bile…): kişinin kendisine verilen mesajı tümüyle reddetmesi, aksi görüşü savunması durumunda ortaya çıkar.

  • Önyargılı çatışma: (ben kararımı çoktan verdim…): Önyargı edinmiş ve bunu terk etmeye niyeti olmayan kişi, bu yargısını değiştirebilecek türden yeni bilgilere kulaklarını kapatır.

  • Yoğunluk çatışması: (Haklısın ama…): İki kişinin görüşleri arasında kısmen uyuşma olması halinde yaşanır.

  • Kısmi algılama çatışması: (Bunu da mı demiştin…): Kişi kaynaktan gönderilen mesajlardan bir kısmını algılar, diğerlerini algılamazsa, bu durumda “kısmi algılama” ortaya çıkar.

  • Alıkoyma çatışması: (Anlatamadım galiba…)  Alıkoyma çatışmasında, bir kişi kaynaktan gelen mesajı tam olarak anlar, fakat üçüncü bir kişiye, isteyerek veya istemeyerek doğru olarak iletmez, değişikliğe uğratır.

 

  1. Karma Çatışmaları

  • Aktif önyargılı çatışma: Aktif ve önyargılı çatışmaların birlikte ortaya çıkmasıdır.

  • Pasif tümden reddetme çatışması: Pasif ve tümden reddetme çatışmalarının bir arada görülmesidir.

Yapıcı çatışmalar

Bazı çatışmalar ise ilişkilerin gelişmesine, yaratıcılıkların ortaya çıkmasına, yeni fikirlere, rekabete, kişilerin daha pozitif ve yapıcı olmasına katkıda bulunabilir. Çatışma kontrollü olduğu sürece, ilişkilere, insan psikolojisi ve fiziğine, doğal ve sosyal çevreye zarar vermediği sürece faydalı ve kaçınılmazdır. Çatışma çok olduğunda ise kavga, kaos gibi gerginlik durumları yaşanır. Belli bir miktar olması hafif rekabeti geliştirir. Bu tür çatışmalar, yıkıcı olmayan yapıcı çatışmalardır. Kurum içinde bu tür çatışmaların yaşanmasının birçok alanda katkısı olduğunu söyleyebiliriz, bununla birlikte bu tür çatışmalarda denge ve dozun çok önemli olduğunu vurgulamakta fayda var. Bu iki faktör iyi yönetilmediği taktirde çatışmanın kaos ve kavga gibi olumsuz duygular yaratan yıkıcı bir çatışmaya dönüşmesi içten bile değil.

İyi yönetilen yapıcı çatışmalar:

* Kimliğimizi ve bağımsızlığımızı tanımlar

* İlişkilerin önemini kavramamızı sağlar

* Yeni ilişkilerin kurulmasına yardımcı olur

* Yeni işbirlikleri oluşmasını sağlar

* karşı tarafın güçlü taraflarının farkına varmamızı sağlar.

* Grup kimliği oluşturur ya da var olan kimliği güçlendirir.

* Grup içi dayanışmayı güçlendirir

* Yeni kurallar, normlar, yasalar ya da kurumların oluşturulmasına ön ayak olur.

Sonuç olarak, çatışmaların ortaya çıkmasını engellemenin imkansız olduğunu söyleyebiliriz.  Ortaya çıktıkları zaman etkili ya da etkisiz olarak çözülebilirler. Bu konudaki becerilerimizi öğreniriz. Bazen etkisiz, sorunu büyüten, yeni sorunlara yol açan bizi mutsuz eden yolları öğrenmiş de olabiliriz. Bu noktada davranış ve yaklaşımlarımızı değiştirerek tekrar deneme kararlılığını göstermek son derece önemli. Her alanda, davranış çeşitliliğine sahip olan kişilerin sistemi yöneteceği gerçeğini aklımızdan çıkarmadan, etkili olan yolları öğrenmemizde fayda var. Bu yollardan birisi problem ya da çatışma çözme aşamalarını bilmek ve kullanabilmek, diğeri pasif ve etkisiz değil, etkili olarak tepki vermeyi öğrenmek. Bir sonraki yazımızın konusu bu olsun…


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.