Dinlemek

Dünyanın en önemli aktivitesi ne diye sorsalar, dinlemek derim. Herkesin yaptığını iddia ettiği ama kimsenin tam olarak yapamadığı bir şey dinlemek. Danışmalarım sırasında fark ediyorum ki kimse kimseyi gerçekten dinlemiyor sadece dinlediğini zannediyor. Gerçekten dinleseydik empati gücü daha yüksek bir toplum olur, bu kadar kargaşa yaşamazdık diye düşünüyorum.

Evet dinlemek, devrimci bir eylemdir bana göre. Çünkü kimsenin yapmadığı bir dönemde bütün ön yargıları yıkıp, bütün zihin kalıplarını bir kenara bırakıp bir eyleme girişmelisiniz. Öyle ki geçtiğiniz her yerde bir iz bırakmalı bunun büyük bir değişim hareketi olduğunu hissettirmelisiniz.

Buna o kadar ihtiyacımız var ki, yaşadığımız çağ teknolojisi ve sunduğu eşsiz imkanlarla birçoğumuzu bağlamış durumda. Bunun büyüsüne kapılıp bizi biz yapan özelliklerimizi unutuyoruz maalesef. Yeni doğan bir bebeğin gözlerinde gördüğümüz saf anlaşılma isteğine ölesiye ihtiyacımız var. Bebeğin karnını doyurup altını temizlediğinizde uyumasını beklersiniz ancak çoğu bebek uyumaz sizden başka bir şey bekler. Onu kucaklamanızı, sevip güzel sözler söylemenizi bekler. Tek derdi konuşamaz haliyle bile anlaşılmaktır. O zamandan beri taşıdığımız anlaşılma isteği, pek çok kalıba dönüşse de içimizde yanmaya devam eden bir meşale gibidir.

Neden dinleyemiyoruz? Bunun cevabı o kadar çok ki… Bazen dinlemek istesek de dinleyemiyoruz. Dedim ya dinlemek devrimci bir eylem diye. Bütün enerjimizi vermemiz gerekir bu işe. Hiçbirimizin buna ayıracak enerjisi yok gibi. çünkü dinlemek aynı zamanda bir değişim. Bir insanı gerçekten dinlerseniz değişim başlatırsınız. Nöronlarınız bu yeni bilgiyi hemen bağrına basmasa da kendi bilgileriyle harmanlanmasına izin verir. Ve gerçekten dinlediğinizde değişirsiniz.

Bir insanın nasıl olup da sizden farklı düşündüğünü fark etmek ve hele de farklı düşünme yolunu keşfetmek bir mucizedir. O yüzden diyorum ya artık eski siz olamazsınız. Kendi düşünme yapınız, darbe alır, barikatları bir bir yıkılır. Ancak gerçekten dinlerseniz.

Herkesin birbirini dinlediği ve anladığı dünya, ütopiktir. Ne kadar ilerlersek ilerleyelim bu dünyayı yakalayamayız. Çünkü o zaman savaşların. Kırıcı siyasetin, hakaret dolu konuşmaların, sınıf ayrımının ortadan kalkması gerekir. ütopik diyorum ya böyle bir dünyayı hiçbir din bile hayal edemedi bugüne kadar. Bu dünyayı yaratan yazarlar, tarihin tozlu yapraklarında çoktan yerini aldı bile.

Hadi biraz bu eylemi küçültelim bütün dünya da yapamıyorsak bile kendi küçük devrimlerimizi gerçekleştirelim. Kendi küçük dünyalarımızdaki ilişkilerimizde bunu deneyimleyelim. Etrafımız anlaşılmayı ve dinlenilmeyi bekleyen yakınlarımızla dolu. Belki eşimiz belki çocuğumuz ya da belki en samimi arkadaşımız. Başlangıç için en ideal insanlar. Tek yapmamız gereken dinlemek sadece dinlemek ama gerçekten dinlemek. Zihnimizi susturarak, cevap hazırlamayı bırakarak. Çünkü hepimiz karşımızdaki konuşurken kafamızda nasıl bir cevap vereceğimizi oluşturmaya başlarız. Konuşmanın içinden birkaç anahtar sözcük seçip cevabımızı bunların üstüne temellendiririz. Bildiğimiz tek yöntem bu çünkü. Ya gerçekten ne konuştuğuna odaklanırsak, ne anlatmak istediğine ve her şeyden önce de düşüncelerini yaratan duygulara. İşte devrim burada başlar. Bizim gibi düşünmeyen insanların kendi evrimlerinde bizi götüreceği yere gitmek. Doğru tek değil. Herkesin doğruları var. sizin için hiç önemli olmayan karşınızdaki için çok önemli olabilir. Neden bu kadar önem verdiğini anlamaya çalışmak. İşte değişim burada başlar. çünkü bir kişiyi anlamaya çalışmak kadar değerli bir şey yoktur. Her şey bir yana insan bu dünyada sadece anlaşılmak istiyor. O zaman haydi kendi dünyalarımızda devrim yapmaya. Ne demişler: Sen dünyayı değiştiremiyorsan kendi dünyanı değiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.