HAYATI TEMİZE ÇEKMEK

Merhaba değerli Medya Ege okuyucuları. Ben Nilgün Akyüz. Bir İzmirli olarak İzmir’e ait bir dergiye yazmanın kıvancını yaşıyorum. 2001 den beri Antalya’da yaşıyorum. Ancak kalbimin doğduğum şehirde attığını söylersem hiç de abartmamış olurum.

Yıllardır kendi kurumumda öğrencilerle performans sınav koçluğu, ailelerle aile danışmanlığı yapmakta ve çeşitli kurumlarda danışmanlık yapıp seminerler vermekteyim. Kalbim İzmir’de atarken en azından güzel bir Ege dergisinde yazmak da bir tesellim oldu şu durumda.

Ve ben haftanın ilk günü, Medya Ege’de sizlere buluşmanın heyecanıyla ilk yazımı paylaşıyorum. 

img-20201011-wa0015.jpg
                                                             
HAYATI TEMİZE ÇEKMEK

Eski Mısır’da ölümle ilgili çok güzel bir inanç vardır. Ölenlerin ruhları cennetin kapısına geldiğinde tanrıları onlara iki soru sorarmış:

Hayatında hiç mutluluğu yakaladın mı?

Peki hayatın başkalarına mutluluk getirdi mi?

 Mutluluk kavramı yüzyıllar içinde pek çok felsefecinin, düşünürün, hayatı sorgulayanların ana sorunsalı olmuş ve cevaplar bulmuştur. Evrensel tanımları oluşturulmuş, üstüne konuşulmuş, güzel filmler çekilmiş , anlamlı şiirler romanlar yazılmıştır. Peki tam olarak cevaba hakim miyiz ya da bir cevabı olmalı mıdır? Bu inancı ilk okuduğumda gerçekten bunun bir tanımı olmalı mıydı, diye düşündüm. Yani biz tanımlanabilir bir şeyden mi bahsediyorduk?

Mutluluk ; nedir, neye benzer, kokusu var mıdır ,ellerimize bulaşır mı, saklanır mı , görünmezlik özelliği var mıdır? Bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz ancak yine de sınırlarını belirleyemeyiz diye düşünüyorum. Belirlediğimizi düşündüğümüz an sürekliliğini de konuşmak zorundayız. İşte esas sorun orada başlıyor. Sürekli olan bir şeyi mutluluk olarak tanımlama kanıksamayı da beraberinde getirir. O zaman adı mutluluk olur mu, bunun mutluluk olduğunu nerden bileceğiz? Tüketmeden nasıl sahip çıkacağız?

İnsanoğlu çözümler, çözümsüzlükler, sorunlar  yumağıdır bence. Hayatını da tüketmek üzerine kodlamıştır. Bu denklem içinde sürekli mutluluğu yaşama duygusu tükettiği şeyi başa sarma denklemiyle karşı karşıya kalır. Bana göre mutluluksa anlık yaşadığımız doygunluk ve anada gelen huzur hissidir. Vuruculuğu anlık olmasındadır. Bazen bakışlarda yakaladığınız bir kıvılcımın sizde yarattığı hissiyat  bazen bir bebeğin yumuk yumuk elleri bazen bir şeyleri başarmanın azmi bazen de sadece dinginlik… Hayatın anlardan ibaret olduğuna bir atıftır ayrıca bu.

Kendimizi mutluluğa kodlayabiliriz tabi ki. Hatta bazılarımız ,Serotonin hormonunu daha fazla salgılayanlar, diğerlerinden  şanslı. Bir soruyu daha devreye sokalım o halde sonuçta öyle ya da bu hormonu salgılayabiliyoruz. Peki mutlu  olduğumuzu nerden anlayacağız  anda?  Şanslıysam o an yakalayacağım değilsem yaş aldıkça düşünüp o anki anıma bir hissiyat yükleyeceğim. Mesele gelip farkına varmaya dayanıyor. Günümüz insanının farkındalığının çok yüksek olduğu görüşü  baskınsa da bu kadar mutsuz insan  neden var o zaman?

Bana ‘’Sen mutluluğu yakaladın mı ‘’ diye sorarlarsa o kapıda ‘’evet ‘’ diyeceğim. Mutlu olduğum anlarım var.

İkinci sorunun bende bir şamar etkisi yarattığını söyleyebilirim. Bu kadar kendine düşmüşken insanlı hırslarıyla var olurken başkalarının hayatına nasıl mutluluk getirebilir? Anne baba oluşun çocuğunu mutlu edersin, dayı teyze amca anneanne olursun, mutlu etmen gereken kişileri mutlulukla donatırsın.  Ben bu sorunun bunu kastettiğini düşünmüyorum. Bağımsızca sizin hayatınız kime mutluluk getirdi, diye algılıyorum. Karşılık  beklemeden, görevin olmadan, önünü arkasını düşünmeden… Kaçımız bu soruyu yüreklilikle evet diye yanıtlayabilir?

Mısırlıların bu iki soruyla insanlığın var oluş amacına ışık tuttuğuna inanıyorum. Bize düşünce ufkumuz için ciddi bir miras bırakıyor. Hepimiz düşünelim: hayat amacımız ne ve hayatını neye göre yaşıyorsun?  21. Yüzyılın günlük hayhuyları içinde kendini kaybeden insanın yeniden bir çıkış noktası olabilir diye düşünüyorum bu iki soru. Telaşelerimizin seramonilerinden kurtulmak için de. Yolumuz çok uzun biliyorum. Tarih insanlığın kendini temize çekmeleriyle dolu. Bir hayatı tekrar yaşamanın nedeni ders almamaksa sanırım daha çok defter temize çekeceğiz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.